2020 ÖNGÖRÜSÜ: ÜNİVERSİTELER SINAV YAPAMAYACAK DURUMDA, 1500 TL’YE GÜVENCESİZ ÖĞRETMEN
Manşet Haber 30.12.2019 22:02:03 0

2020 ÖNGÖRÜSÜ: ÜNİVERSİTELER SINAV YAPAMAYACAK DURUMDA, 1500 TL’YE GÜVENCESİZ ÖĞRETMEN

2020 ÖNGÖRÜSÜ: ÜNİVERSİTELER SINAV YAPAMAYACAK DURUMDA, 1500 TL’YE GÜVENCESİZ ÖĞRETMEN

2019. Daha dün gibi başladı ve birkaç gün sonra geçip gidecek. Hayatta olmayanlar için bir anlamı yoktu 2019’un. Hayatta olanlar için yaşamlarının bir parçası olarak etkisini ölünceye değin sürdürecek. İnsanlık ve doğa tarihi için, insanlık ve dünya oldukça, hep var olmaya devam edecek, hep belli bir yeri olacak.
DENGESİZLİKLERİN VE EŞİTSİZLİKLERİN ARTTIĞI BİR YIL
2019’un galaksimiz için, güneş sistemi için etkisi ne oldu diye sorulursa, bu soruyu fizikçilere, uzay bilimcilere bırakmak uygun olacaktır. Dünya için makro düzeyde en önemli etkisi çevre ve iklim konusu olabilir. Her birimizi etkileyen iklim döngüleri, bir süre aşırı kurak bir süre aşırı yağış hatta hortumlarla yaşanan, dengesizliklerin arttığı iklim hareketleri yaygınlaşıyor, dengesizlik katsayısı büyüyor. Adana’da bu hafta yağmur tatili verildi, yağmura tatil verilmesi, örneği az olan iklim dengesizliklerinin arttığına işaret ediyor.Sadece makro iklim değişiklikleri değil şehirlerimizin gürültü ve hava kirliliği artmaya devam ediyor. Asyapasifik, kapitalizmin başka bir formunda, yüksek kaynak talep etmeye ve Batı kapitalizmi kadar tüketici ve kirletici olmaya, önümüzdeki yıllarda daha da üretici, daha da tüketici ve kirletici olacağa benziyor.Asyapasifik ağırlığını 2019’da da artırdı, 2020’de de artırmaya devam edecek.2019’da savaş ve çatışmalar durmadı. 2020 de savaş ve çatışmaların durulacağı bir yıla benzemiyor.Eğitim örneğinde “mahalli” yerleştirme dengesizlik ve eşitsizlikleri azaltmıyor, bir de bozduğu gibi özel okullara yönelimleri artırıyor. Ancak bunların hiçbiri sosyal olarak olumlu bir sonuç doğurmuyor. Dahası tüm MEB ve YÖK-ÖSYM raporları eğitimde her tür eşitsizliğin sürmeye devam ettiğini, en üst ile en alt arasındaki uçurumun daha da büyüdüğünü, ortanın giderek eridiğini gösteriyor.Çocuklar, öğrenciler arasında büyük eşitsizlikler var ve okullar bunu azaltamıyor, daha da perçinliyor.
2020 İKTİSADİ OLARAK ZOR GEÇECEK: İŞSİZLİK ARTACAK, 1500 LİRAYA ÖĞRETMEN, SINAV JÜRİSİ İÇİN YOLLUK BİLE YOK
Türkiye zor bir yıl geçirdi, 2020’de daha da zor bir yıl bekliyor.Ekonomi ve ticaret dönmezse işsizlik daha da artacak.Doğa koleji 2-3 bin lira öğretmen ücretlerini bile ödemedi. MEB, Devlet 1500 TL’ye artık tam zamanlıdan daha ağır şartlarda “ücretli” öğretmen çalıştırıyor, asgari ücret bile vermiyor, bu uygulamalar daha da yaygınlaşıyor, yaygınlaşacak.Bütçe görüşmeleri ve kurumların bütçeleri irdelenirse, üniversitelerin doktora sınavı yapacak yolluk bütçeleri bile yok. Yüksek lisans, doktora ve doçentlik sözlü sınavlarında başka bir üniversiteden öğretim üyelerinin sayısı bir ile üçü buluyor. Ama üniversite, enstitü ve fakülte bütçelerinde bununla ilgili kalemler yüzde 10’u karşılayacak düzeye düşürülmüş bulunuyor, üniversiteler doktora sınavı yapamayacak hale gelmiş bulunuyor.Personel yok, mevcut emekli oluyor, yenisi de verilmiyor. İşler, hatta temizlik nasıl yapılacak, çok zor bir yıl bekliyor.
2020: AKP VE MHP İÇİN ZOR GEÇECEK
Yaşam durmayanından, tümden durağan olan bir şey yaşama ait değil. Hele insan olayları doğaya da tümden indirgenemez, daha çok hem mevcut uygarlık düzeyine (yapılara, bilgi ve teknolojiye) hem de ama daha önemlisi insan iradesi, politika ve güç birliklerine bağlı bulunuyor.2019 HDP ve CHP’nin etkili olduğu bir yıl oldu. AKP ve MHP’nin ise kayıp hanesine yazıldı gibi.Bedeli, faturayı muhalefet ödüyor, büyük bir baskı altında tutuluyor ama büyüyen de muhalefet. 2020 bu gerilimin daha da artacağı, AKP ve MHP’nin daha da zorlanacağı bir yıl olacak.
SALT ANALİZ VE “REEL” OLMA TUTUCULUK, DEĞİŞTİRMEK İÇİN İRADE GEREK
2019’a girerken de yazmıştım. “Analize dayalı öngörü daha reel gözüküyor, akıntıyı görmek ve öylece pozisyon almak gerçekçi ancak çok da tutucu bir tutum. Analiz şart ancak analiz ettiğimize mahkum olmamak için, insanca bir şeyler başarmak için, analiz edileni değiştirip dönüştürmek için analizin ötesinde bir de ‘irade’ gerekiyor.”İrade yoksa, bizlerin sizlerin çabası yoksa mevcut güçlere ve iktidar ilişkilerine daha baştan teslim oluyor, “2020 nasıl geçecek, bekleyip göreceğiz” noktasına düşüyoruz demektir.Elbette her şey tek başına bizim elimizde değil, ancak toplam veya bütünün birer parçasıyız yani aynı zamanda toplam da biziz. Dolayısıyla kendimizi sıfır hissetmek, olacakları beklemek, başımıza gelecekleri beklemek, bir çare veya çözüm değil.Başınıza gelecekleri beklersek başımıza gelecekleri başkaları tanımlar. Nasıl yaşamak istiyorsak, nasıl bir dünya görmek istiyorsak, onun için bize ne düşüyor sorusunu kendi kendimize sormak, yola çıkmak ve yolda olmak gerekiyor.2020 reel olarak zor geçecek. Ancak AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan için çok daha zor geçecek.Her şey bir yılda çözülmeyecek, ancak daha önceki yıllardan edindiğimiz deneyime bakılırsa, 2020’de kim inisiyatif alabiliyorsa, onların daha etkili olacağı, onların öne geçeceği bir yıl olacak.
O kişiler neden bizler olmayalım?



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°