23 Nisan’ı böyle kutladılar
Manşet Haber 23.04.2015 19:28:56 0

23 Nisan’ı böyle kutladılar

23 Nisan’ı böyle kutladılar

5ocak_lions_adana (1)Adana 5 Ocak Lions Kulübü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını Seyhan İşitme Engelliler İlk ve Ortaokulu’nda  coşku içinde kutladı.

Kulüp Başkanı Ayşe Alsan,  bu bayramın aynı zamanda dünya çocuklarına da bir armağan olduğunu belirterek, 23 Nisan’ın barış, sevgi,  kardeşlik ve dostluk olduğunu söyledi.

Seyhan İşitme Engellililer Okulu salonunda düzenlenen törene Adana Vali Yardımcısı Cengiz Horozoğlu, Seyhan Kaymakamı Ahmet Okur, Seyhan İlçe Milli Eğitim Müdürü İzzettin Aydın, Şube Müdürü Mehmet Çalışır, Okul Müdürü Yunus Çınkır, 118 U Genel Yönetmeni Lion Bülent Şen, Genel Yönetmen Yardımcısı Ömer Ruhi Eryurt, 8. Bölge Başkanı Kezban Keşnikli, 5. Bölge Başkanı Naime Arıcıoğlu, Taşköprü Lions Kulübü Başkanı Nazife Şengün, 5 Ocak Lions Kulübü Başkanı Ayşe Aslan, yönetim kurulu ve üyeleri, öğretmen, öğrenci ve veliler katıldı.5ocak_lions_adana (2)

5 Ocak Lions Kulübü Başkanı Ayşe Aslan, bu anlamlı güne katılanlara teşekkür ederek, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutlamak üzere toplandıklarını Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu bayramı Türk ve dünya çocuklarına armağan ettiğini ifade etti.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°