233 METRELİK DÜNYA REKORU ADANA’DA
Manşet Haber 6.10.2019 01:30:32 0

233 METRELİK DÜNYA REKORU ADANA’DA

233 METRELİK DÜNYA REKORU ADANA’DA






3. Uluslararası Adana Lezzet Festivali’nde “şişte et pişirme” rekoru kırıldı. 194,5 metreyle Çin’e  ait rekor Adana’da hazırlanan 233,67 metrelik et şişle kırıldı.









Adana Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri, odaların da destek verdiği ve  “Büyük Akdeniz Şöleni” temasıyla 3.’ncü kez düzenlenen  Adana Lezzet Festivali’nde dünya rekoru  kırıldı. Guinness Rekorlar Kitabı’nda 194,5 metre ile Çin Halk Cumhuriyeti’ne ait  olan “şişte et pişirme” rekoru kırıldı. Seyhan Nehri kıyısına kurulan dev mangalın üzerine, 500 kilograma yakın et yerleştirildi. Guinness Rekorlar Kitabı Türkiye Temsilcisi ve Resmi Hakemi Şeyda Subaşı Gemici’nin gözetiminde Adana’da pişirilen et 233,67 metre olarak ölçüldü. Rekor denemesi başarıyla sonuçlandı, rekor sertifikası, Gemici tarafından Gül Kıstak’a verildi. Vali Mahmut Demirtaş ve Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar rekor sahibini kutladı. Festival alanında pişirilen 233,67 metrelik et şiş, vatandaşlara ikram edildi. Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar rekoru, “Adanalıların sözlüğünde imkansız diye bir kelime yoktur . 233 metre et şiş rekoru ile Guiness Rekorlar Kitabı'ndaki yerimizi aldık.” İfadeleriyle sosyal medya hesabından paylaştı. Rekor denemesinde Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş da hazır bulundu.











YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°