3600 KAMU DIŞI ÇALIŞANA KADRO İSTEDİ
Manşet Haber 1.12.2022 00:53:25 0

3600 KAMU DIŞI ÇALIŞANA KADRO İSTEDİ

3600 KAMU DIŞI ÇALIŞANA KADRO İSTEDİ






Sağlık-Sen Adana Şube Başkanı Bekir Nennioğlu, Adana da 73, Türkiye genelinde 3600 kamu dışı aile sağlığı çalışanının kadroya alınmasını istediklerini söyledi.





Sağlık-Sen Adana Şube Başkanı Bekir Nennioğlu, açıklamasında Aile Hekimliği sisteminde çalışanlar ‘kamu’ ve ‘kamu dışı’ meslekler olarak bölündüğünü belirtti. Birinci basamak sağlık hizmetinde her vatandaşın bir aile hekimi bir de aile sağlığı çalışanının bulunduğunu belirten Nennioğlu, “Bu kişiler her ailenin tüm sağlığını korumak geliştirmek ve hastalık halinde erkenden tedavisini sağlamaktadırlar. Kısacası ailenin koruyucu melekleridir. Pandemi boyunca önce onlara koruyucu sağlık hizmeti vermiş, gebe, bebek, yaşlı tüm sağlık taramaları, aşıları hiç sekteye uğramadan devam etmiştir ve etmektedir.12 yıldır en ücra, kırsal bölgelerde yaşayan ailelere hizmet götürmektedirler” dedi.





Koruyucu sağlık hizmeti veren 3600 kamu dışı aile sağlığı çalışanının olduğunu anlatan Nennioğlu, “Peki onları kim koruyor? Koruyucu sağlık hizmeti veren aile sağlığı çalışanları 12 yıldır devlet tarafından korunmayı bekliyor. Maalesef kamu dışı aile sağlığı çalışanları korumasız kalmıştır. Memur-Sen’in gayretleriyle 424 bin kamu görevlisi kadroya geçerken, en stratejik en mahrum en ücra yerlerde görev yapan kamu dışı aile sağlığı çalışanları kadro dışı bırakılmıştır. Bugün bu haksızlığa dur demek için buradayız.





Aldığımız bilgilere göre kamu dışı aile sağlığı çalışanları KPSS puanı ile yerleştirilmediği için kadroya alınmadığı söyleniyor. Hekim memur olurken KPSS’ye mi giriyor?,





Diş hekimi memur olurken KPSS’ye mi giriyor? Eczacı memur olurken KPSS’ye mi giriyor?, Bu saydıklarımızın hepsi KPSS olmadan memur olmaktadır” diye konuştu.





Kamu dışı aile sağlığı çalışanlarının birçoğunun KPSS’ye girip, yüksek puanlar aldığını vurgulayan Nennioğlu, “Alım yapılırken sadece KPSS şartı aranmamıştır. Bu arkadaşlarımızla sözleşme yapılmış ve atamaları valilik onaylı yapılmıştır. Adları kamu dışı aile sağlığı çalışanı ama kendileri kamu çalışanıdır. Kadro hakları verilmeyerek çok mağdur edilmişlerdir. Aynı işleri yapmalarına rağmen, eş durumu tayin hakları yoktur. Oysaki ailenin birlikte olması anayasal bir haktır. Doğum sonrası izin hakları yoktur. Bu hakkın olmaması hem anne sağlığı hem bebek sağlığı açısından insan haklarına aykırıdır. Askerlik sonrası dönüş hakkı yoktur. Kıdem ihbar ve tazminat hakkı yoktur. İş güvenceleri yoktur. Hastalık izin hakları yoktur. Yer değiştirme hakları yoktur. Bu hakları olmayan kamu dışı 12 yıldır köle düzeninde çalışmaktadırlar ve iş güvencesi zayıf olduğundan hem hastalar hem de amirleri tarafından mobing uygulanmaktadırlar. Bununla ilgili çok acıklı hikayeler vardır. Bu işin tek çaresi Adana da 73 Türkiye genelinde 3600 kamu dışı aile sağlığı çalışanlarının kadroya alınmasıdır. Bu arkadaşlarımız kadroya alınıncaya kadar mücadelemiz devam edecektir” ifadelerini kullandı.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°