“4 BİN 531 KİŞİ CAMİ SAHİBİ!”
Manşet Haber 7.11.2018 10:46:05 0

“4 BİN 531 KİŞİ CAMİ SAHİBİ!”

“4 BİN 531 KİŞİ CAMİ SAHİBİ!”

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesine yanıt veren Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay, ülkemizde ibadete açık olan camilerden 4 bin 531’inin şahsa ait camiler olduğunu açıkladı. Oktay, kamu mülkiyetindeki cami sayısının ise 61 bin 570 olduğunu bildirdi. Gürer’in AKP iktidarı döneminde onarılan kilise sayısı ile ilgili sorularını ise yanıtsız bıraktı.
CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yalnız Niğde’de ikisi Bor ilçesinde olmak üzere 4 kilisenin onarıldığını söyledi. Gürer, “Türkiye genelinde AKP döneminde kaç kilise onarıldı? Ne kadar harcama yapıldı? Sorularını da sordum ama nedense sorum yanıtsız kaldı. Yaptıklarını açıklamaktan neden kaçınırlar? Cumhuriyet tarihinin en çok kilise onarımını AKP iktidarları yaptı. Bunun rakamları araştırmacılar içinde bir veri olacak. Bunda gizlenecek ne var?” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği yazılı soru önergesinde cami, kilise ve türbelerin onarımları ve ibadethanelerin mülkiyetleriyle ilgili istatistiki bilgilerin açıklanmasını istedi.
Gürer, “Ülkemizde ibadet yerlerine yönelik son 16 yılda yapılan çalışmalarda, ülke genelinde kaç cami onarımı gerçekleşmiştir? Toplam harcama tutarı nedir? Kaç kilise onarılmıştır, toplam harcama tutarı nedir? Mülk sahiplerinin özel, vakıf ve kamu olarak dağılımı nedir? Kaç türbe onarılmıştır? Harcama tutarı nedir? İbadet için kullanılıp onarılan başka yapılar var mıdır?” şeklinde sorular yöneltti.
CHP Milletvekili Gürer’in önergesini yanıtlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Cami onarımlarının, yurt genelinde mahalli imkânlarla şahıslar, dernekler, vakıflar vb. kuruluşlar tarafından yaptırıldığını belirtti.
Oktay, İlgili yönetmelik gereği cami yapım, bakım, onarımını üstlenen ilgililerin Diyanet İşleri Başkanlığına müracaat etmeleri durumunda bütçe imkânları nispetinde acil ihtiyaçlarının giderilmesi için cüz'i bir yardım yapıldığını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, “Mülk sahiplerinin dağılımına göre camilerin, 4531 'i şahıs, 10817'si vakıf, 61570'in de kamu mülkiyetinde bulunmakta, 4982 cami ise özel, vakıf ve kamuya ortak olarak tahsis edilmiş durumdadır” açıklamasında bulundu.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ülkemizde yüzlerce kilisenin onarımının kamu kaynaklarıyla yapıldığına dikkat çekerek, “Kilise onarımları için yapılan çalışmalar ve harcamaların açıklanması gerekir. Bu bilgiler araştırmacılarca gerekli ve önemli görülüyor. AKP iktidarları en çok kilise onaran iktidarlar. Bu veriler neden açıklanmıyor. Her yaptığını şaşalı olarak açıklayan, anlatan iktidarın Cumhuriyet döneminde en çok kilise onaran iktidar olduğunu söylemesinin ne zararı var? Kiliselere ne kadar harcama yapıldı? Kaynak nereden sağlandı? Cami rakamları veriliyor da AKP döneminde kilise olan her ilde nerede ise yapılan onarımlar neden saklanıyor? Anlamak mümkün değil, Cumhuriyet döneminde ibadete açılan yeni kiliselerde AKP döneminde oldu. Bu bilgilerinde kamuoyu ile paylaşılması lazım. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın camiler ile ilgili haksız ve yanlış suçlamalarının altında başka şeyler olabilir mi? Başbakan iken onardığı kilise sayısı ve yapılan harcamaların yüksekliği durumunun açığa çıktığı takdirde kamuoyunda oluşabilecek değerlendirmeler için ön kesme anlayışımı var? 16 yılda kaç kilise onarıldı? Kaç lira harcama yapıldı? Açıklanmalıdır? Kilise onarımı saklanacak bir konu mudur? Sorular neden yanıtsız bırakdı? Tarihi, kültürel ve inanç anlamında yapılan bir çalışma neden saklanır ki?” dedi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°