Adana’nın Değerleri
Manşet Haber 29.07.2015 20:28:24 0

Adana’nın Değerleri

Adana’nın Değerleri

Adana’da ticaretle uğraşan Hüseyin Sezikli, sosyal medyada oluşturduğu “Adana Sanatçılar Akademisyenler Markalar” adını verdiği grupta Adana’nın kültür, sanat ve iş dünyasındaki markalarını bir bir ortaya çıkardı.

Amacının Adana’nın markalarını, sanatçılarını, eski-yeni Adana fotoğraflarını bir albümde toplamak olduğunu ifade eden Hüseyin Sezikli, Adana’nın yazar, sanatçı ve akademisyenlerinin dışında unutulmaya yüz tutan Adana’ya ait yemek ve meyve gibi tüm güzelliklerinin tanıtımına katkı sağlamak olduğunu ifade etti. Hüseyin Sezikli’nin derlediği Adana ile ilgili bilgiler şöyle:

SİYASET DÜNYASI
Kasım Gülek
Kemal Satır
Abdülkadir Kemali (Öğütçü)
İmren Aykut
Tayyibe Gülek
Hasan Aksay
Devlet Bahçeli
Mehmet Ünaldı
Bahir Ersoy
Remzi Oğuz Ank
İbrahim Tekin
Ali Münif Yegenağa
Turhan Cemal Beriker
Ali Sepici
Ege Bağatur
Damar Ankoğlu
Muslihittin Yılmaz Mete
İsmail Safa Özler
Ali Cavit Oral
Bekir Sami Daçe
Mehmet Selahattin Kılıç
Ahmet Sanal
Mehmet Halit Dağlı
Aytaç Durak
Musa Öztürk
Arif Sezer
Selahattin Çolak
Kutlu Aktaş
Timurçin Savaş
Ersin Koçak
Ömer Çelik
Cüneyt Canver
Cenan Bıçakçı
Hayri Kozanoğlu

 

İŞ DÜNYASI
Ahmet Sapmaz
Ömer Sabancı
Özdemir Sabancı
AliSabancu
Hasan Arat
Güler Sabancı
Mehmet kurt
Hayyam gariboğlu

MÜZİSYENLER VE MODA DÜNYASI
Ferdi Tayfur
Erol Büyükburç
Celal İnce
Kani Karaca
Nesimi Çimen
Ozan Çolakoglu
Kıvanç Tatlıtuğ
Ayşe Hatun Önal
Tolgahan
Rojin
Sadettin Öktenay
Şadan Adanalı
Can Etili Ökten
Suna Kan
Mustafa Sağyaşar
Demir Demirkan
Halil Atılgan.
Hakkı Bulut
Murat Kekilli
Gönül Paksoy
Faruk Tınaz
Vahdet Vural
Serhan Kelleözü'
Yaşar
Kurtutuş
Feridun Düzağaç
Haluk. Levent
Mazlum Çimen
Murat Göğebakan
Ümit Besen

BİLİM DÜNYASI
Mustafa İnan
Ali Yaşar Sanbay
Süleyman Özmucur
İbrahim Agah Çubukçu
Alİ Sevim
Mustafa Akbutut
Rifal Uçarol
Faruk Loğoğlu
Yusuf Halaçoğlu
Şükrü Haluk Akalın

 

SİNEMA, TİYATRO, FOTOĞRAF ve RESİM
Yılmaz Güney
Danyal Topatan
İrfan Atasoy
Yılmaz Duru
Sami Güçlü
Abdurrahman Keskiner
Dolunay Soysert
Ali Şen
Alt Özgentürk
Aytaç Arman
Şener Şen
Bilal İnci
Arif Keskiner
Emre Karayel
Nihat Ziyalan
Menderes Samancılar
Şahin Kaygun
Meral Zeren
Yılmaz Köksal
Suavi Sonar
Nurhan Tekerek
Şahin Paksoy
Salih Güney

YAZILI VE GÖRSEL MEDYA
Ayşe Arman
Nebil Özgentürk
Eyüp Can Sağlık
Mesut Mertcan
Abdurrahman Dilipak
Savaş Ay
Cenk Koray
Cevdet Akçalı
Ahmet Remzi Yüreğir
Çetin Remzi Yüreğir
Çetin YiğenogLu
Çoban Yurtçu
Işık Yurtçu
ŞAİR, YAZAR VE ÇİZERLER
Orhan Kemal
Yaşar Kemal
Demirtaş Ceyhun
Muzaffer İzgü
Kasım Ener
Mehmet H. Doğan
İsmail Berduk Olgaçay
Recep Bilginer
Taha Toros
Turan Oflazoğlu
Ali İhsan Karacan
Can Kozanoğfu
Ali Püsküllüoğlu
Behçet Çelik
Bahadır Boysal
Özcan Karabulut
Ahmet Selçuk ilkan

HALK ŞAİRİ VE OZANLAR
Karacaoğlan
Dadaloğlu
Aşık Yusuf
İlbeylioğlu
Deli Boran
Aşık Abdullah
Gündeşlioğlu
Kara Osman
Kul Halil
Kul Seydi Üçgözoğlu
Aşık Ali
Aşık Ömer
Aşık Hüseyin
Derdiçek
İnce Arap
Durdu
Nazlı Gelin (Ayşe)
Sinem Kız
Hasibe Hatun
Hasibe Ramazanoğlu
Aşık Eyyubi (Eyyüp Todil)
Aşık Hacı Karakılçık
Aşık Karalı
Aşık Osman Feymani (Osman Taşkaya)
Aşık Abdulvahap Kocaman
Hacı Karakılçık
Aşık Fidani
Mehmet Ali Ferrahi

https://www.facebook.com/groups/1013525962012776/1013556398676399/?notif_t=group_activity

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°