50 BİNE YAKIN İNSANA SAYGI İÇİN YAPILMASIN!

50 BİNE YAKIN İNSANA SAYGI İÇİN YAPILMASIN!






Tam bir ay önce 6 Şubat’ta sabaha karşı 4.17’de Türkiye tarihinin en büyük deprem felaketlerinden birini yaşadı. 6 Şubat’ta merkez üssü Kahramanmaraş olan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki deprem, 10 ilde yaklaşık 13,5 milyon kişinin yaşadığı bölgeyi yıkıma uğrattı. Sonrasında 6.4 ve artçı sarsıntılar oldu.





Ne yazık ki bu deprem Adana’yı da olumsuz etkiledi. Kentimizde de apartmanlar yıkıldı, insanlar hayatlarını kaybetti.





***





Tabiri caizse ülke insanları olarak psikolojimiz bozuldu. Her akşam evimizde otururken, bir gözümüz avizede oluyor. Acaba sallanıyor muyuz, deprem oluyor mu diye düşünerek tavandaki avizelere bakmadan edemiyoruz.





Psikolojimiz nasıl düzelecek, bilemiyorum. Hele hele profesörler, yer bilimciler her gün TV ekranlarına çıkıp şurada şu şiddette deprem bekliyoruz gibi sözler sarfetmesiyle psikolojimizin hiç de düzeleceğine ihtimal vermiyorum.





***





Mesela biz Adana’da oturmamıza ve depremi burada hissetmemize rağmen, Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya ve bu illere bağlı ilçe ve köylerde oturan insanlarımızın depremin yaralarını nasıl sarabileceğini bilemiyorum.





O illerde herkesin bir akrabası, bir arkadaşı, bir okul arkadaşı depremde hayatlarını kaybetti. Depremi en derinden hisseden bu insanlara ne anlatsanız nafiledir..





***





Hele de TV ekranlarından ahkam kesinler o illerdeki depremzedelerin halinden hiç anlayamaz.





Tüm bunları yaşamışken sonrasında “Hayat Devam Ediyor” diyoruz...





Hayat devam ediyor ama nasıl ediyor...





Hayat devam ediyor diye de bol kahkahalı gülecek değiliz...





***





Hayat devam ediyor diye de eğlenecek değiliz...





Mesela bu yıl Portakal Çiçeği Festivali düzenlenecek mi?





Her yıl Nisan ayının başında düzenlenen “Nisanda Adana’da Portakal Çiçeği Festivali bu yıl Mart ayının ortalarında 11 Ayın Sultanı Ramazan’ın başlamasından dolayı Nisan ayının sonunda yapılması planlanmıştı.





Adana’da dahil 11 ilde deprem yaşanmışken, insanlar hayatlarını kaybetmişken, sağ kalanlar evlerinden olmuşken, şu aşamada “Portakal Çiçeği Festivali’nin yapılmasını doğru bulmuyorum.





Bilindiği üzere festivale yurt içi ve yurt dışından 100 binlerce insan geliyor, Adana’da yemekler yiyip eğleniyor.





***





Yakın zamanda depremin yaşandığı bu kentte ve bu bölgede insanlar Portakal Çiçeği Festivali’nde nasıl gülüp eğlenebilecekler?





Acaba insanlar eğlenip, gülerken hiç yüzleri kızarmayacak mı?





Burada yüzbinlerce insan eğlenip, coşarken, depremde hayatlarını kaybetmiş 40 binin üzerindeki insanımıza ve depremin izlerini halen üzerinden atamamış depremzedelere ayıp olmayacak mı?





Varsın bu yıl da Portakal Çiçeği Festivali yapılmasın?





***





Ya da bu yılın sonlarına doğru Eylül-Ekim aylarında düzenlensin.





İnsanlar depremin izlerini üzerlerinden atsın, sonrasında festival düzenlensin...





Elbette Portakal Çiçeği Festivali’nin Adana ekonomisine katkısı büyüktür.





Elbette Adana’daki esnaflar festivalin başlamasını büyük bir sabırsızlıkla bekliyor.





Belki esnaflar benim bu görüşüme katılmayacaklar. Katılmamaları doğaldır, çünkü onların kazançlarının olmasını engelliyormuşum gibi görünüyor olabilirim...





Ancak, birileri de çıkıp bu yıl Portakal Çiçeği Festivali’nin bu yıl yapılmaması ya da yılın sonlarına doğru yapılmasının gerekliliğini anlatmalıydı.





Burada anlatmaya çalıştım ve son olarak diyorum ki; Adana’yı yönetenler, Adana’da yaşayanlar, festivalden para kazanmayı hedefleyen esnaflar, elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün...





Kentimiz ve 10 ilde iki büyük deprem yaşanmışken, 50 bine yakın insanımız hayatını kaybetmişken, insanlar evlerinden olmuşken Portakal Çiçeği Festivali’nde nasıl kebap yiyip nasıl eğleneceksiniz?





Noktalayacak olursak; Bu yıl Portakal Çiçeği Festivali yapılmasın ya da yılın sonlarına doğru düzenlensin...



Hüseyin SUNGUR

5.03.2023 21:20:14

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI