50 çeşit üzüm üretiliyor
Manşet Haber 25.08.2013 21:46:10 0

50 çeşit üzüm üretiliyor

50 çeşit üzüm üretiliyor

Türkiye Ziraat Odaları Birliği  Şemsi Bayraktar, kültüre alınması 7500 yıl öncesine dayanan, anavatanı Anadolu olan üzümün 15 bini bulan çeşidinin 1200’ünün geçmişte Anadolu’da yetişirken, günümüzde ekonomik üretimi yapılan çeşit sayısının 50’lere indiğini, çeşit sayısında büyük azalma meydana geldiğini bildirdi.

beyaz_uzumadaBayraktar, Karadeniz sahilleri ve Doğu Anadolu’nun kuzey bölümleri dışında Anadolu ve Trakya’nın hemen her yerinde yetiştirilen üzümde Türkiye’nin, bağ alanlarının büyüklüğünde 5’inci, üretimde 6’ıncı sırada belirterek, “ama üzümün anavatanı Anadolu. Türkiye’nin üzümde çok daha büyük bir potansiyeli barındırdığı tartışılmaz bir gerçektir. Üzümde çeşit sayısı korunmalı, geçmişte sökülmüş bağ alanları yeniden kurulmalıdır” dedi.

Türkiye’nin 472 bin 545 hektar olan bağ alanıyla 963 bin 95 hektar bağ alanı olan İspanya’nın, 764 bin 124 hektar bağ alanı olan Fransa’nın, 725 bin 353 hektar bağ alanı olan İtalya’nın ve 596 bin 900 hektar bağ alanı olan Çin’in ardından beşinci sırayı aldığı bilgisini veren Bayraktar, dünya nüfusunun yüzde 1,1’ini barındıran Türkiye’nin dünya üzüm üretiminin yüzde 6,22’sini karşıladığını vurguladı.

Rekoltede azalma

Bu sene üzüm üretimin, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) birinci tahminlerine göre, geçen yıla oranla yüzde 2,4 azalmayla 4 milyon 185 bin 126 tondan 4 milyon 85 bin tona inmesinin beklendiğini belirten Bayraktar, “toplam meyve üretiminin yüzde 22,5’i üzümden oluşuyor. Manisa gibi bazı üzüm üretim bölgelerinde kışın don, ilkbaharda dolu olması, hasat zamanı da yağmur yağması rekolteyi önemli ölçüde düşürdü” dedi.

 

En fazla bağ alanları hangi ilde

 

Dünyada bağcılık için en elverişli iklim kuşağında yer alan Türkiye’nin en fazla bağ alanlarının Manisa, Denizli, Kahramanmaraş , Mersin, Gaziantep, Diyarbakır, Nevşehir, Mardin, Şanlıurfa, Karaman, Kilis, Elazığ, İzmir, Adıyaman, Bursa, Konya, Çorum, Kayseri, Malatya, Isparta, Ankara, Tokat, Adana, Çanakkale, Uşak, Batman, Hatay, Yozgat, Niğde, Antalya, Tekirdağ, Sakarya, Aksaray, Burdur ve Balıkesir’de  bulunduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Özellikle 1980 sonrası gerileme yaşayan bağcılık, son yıllarda modern üretim tekniklerinin uygulanması ve yatırımların artmasıyla gelişmeye başladı. 1970’li yılların başında bağ alanlarının büyüklüğü 860 bin hektardı. O tarihten bu yana bağ alanları yüzde 45 azaldı. Bu alanlar korunsaydı Türkiye bağ alanı büyüklüğünde İspanya’nın ardından dünya ikincisi olurdu.

2011 yılında üretilen üzümün yüzde 48’i sofralık, yüzde 33’ü kurutmalık, yüzde 10’u pekmez, pestil, sucuk, şıra ve yüzde 9’u da şaraplık üzümdür.

Ülkemiz nüfusu sürekli artış göstermesine rağmen kişi başına üzüm tüketimimiz artmamış, aksine azalmıştır. 1990’ların başında yaklaşık 45 kilogram olan kişi başı üzüm tüketimi günümüzde 34,8 kilograma inmiştir. Çekirdeksiz kuru üzümde ise iç tüketim toplam 20-25 bin tondur.”

FAO’nun 2011 yılı verilerine göre, dünyada üzüm üretimi ve bağ alanları şöyle:

 















































































































































































 



2011



 



Dünya



2011



2011



Üretimindeki



Bağ



Üretim



Payı



Alanı


Ülkeler

(Ton)



(Yüzde)


Ülkeler

(Hektar)


1Çin

9.067.000



13,12


1İspanya

963.095


2İtalya

7.115.500



10,30


2Fransa

764.124


3ABD

6.756.449



9,78


3İtalya

725.353


4Fransa

6.588.904



9,54


4Çin

596.900


5İspanya

5.809.315



8,41


5Türkiye

472.545


6Türkiye

4.296.351



6,22


6ABD

388.539


7Şili

3.149.380



4,56


7İran

227.000


8Arjantin

2.750.000



3,98


8Arjantin

218.000


9İran

2.240.000



3,24


9Şili

202.000


10Avustralya

1.715.717



2,48


10Portekiz

179.472


11Brezilya

1.542.068



2,23


11Romanya

176.170


12Mısır

1.320.801



1,91


12Avustralya

167.422


13Güney Afrika

1.306.044



1,89


13Moldova

128.350


14Almanya

1.250.000



1,81



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°