591 BİN KİŞİ TÜKETİCİ HAKEM HEYETİNE BAŞVURDU
Manşet Haber 17.03.2018 18:42:07 0

591 BİN KİŞİ TÜKETİCİ HAKEM HEYETİNE BAŞVURDU

591 BİN KİŞİ TÜKETİCİ HAKEM HEYETİNE BAŞVURDU

ADANA’DA TÜKETİCİ ŞİKAYETÇİ

Adana Barosu Tüketici Hakları Komisyonu Başkanı Av. Turgay Mumcuoğlu, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki kanunda belirlenen tüketici hakem heyetlerinin parasal sınırları değiştirildiğini açıkladı.
Adana Barosu Mahmut Esat Bozkurt Avukatlar Salonunda Tüketici Hakları Komisyonu Başkanı Av. Turgay Mumcuoğlu'nun yaptığı basın açıklamasına Adana Barosu Saymanı Av. İlknur Önal, Tüketici Hakları Koordinatörü Av. Özge Doğan İşcan, Yönetim Kurulu Üyesi Av. Nevzat Elçi, ile Komisyon üyeleri ve avukatlar katıldı. Mumcuoğlu, Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde ilçelerde İlçe Tüketici Hakem Heyetine olan başvurulardaki parasal sınırın 4.570 TL.ye, İl Tüketici Hakem Heyetlerine yapılacak başvurularda parasal sınırın da 6.860 TL. ye çıkartıldığını söyledi. Av. Mumcuoğlu, 'Artırılan bu parasal sınırlar mahkemelerin iş yükünü azalttığı bir gerçektir. Tüketicilerimiz Hakem heyetlerindeki gecikmeden şikayet etmektedirler. Bunun için Bakanlıkça Tüketici Hakem Heyeti yönetmeliğinde değişiklik yapması gerekeceği düşüncesindeyiz. “ dedi.
Adana Barosu Tüketici Hakları Komisyonu Başkanı Av. Mumcuoğlu, 2017 yılı içerisinde Tüketici Hakem Heyetlerine ulaşan 591.004 tüketici şikayeti olduğunu, bunun 274.131 adedi Finansal Hizmetler sektöründen, 209.813 adedi perakende ticaret sektöründen ,46.452 adedi abonelik hizmetleri sektöründen, 11.474 adedi ulaşım, sağlık, eğitim hizmeti sektöründen , 4.343 adedi turizm hizmeti sektöründen, 44.794 adedi diğer hizmetlerden dolayı olduğunu ifade etti. Av. Mumcuoğlu, Alo 175 çağrı hattına ise 352.291 çağrı yapıldığını bunun 347.485 tanesinin cevaplandırılarak tüketicilerin yönlendirildiğini bildirdi. Av. Mumcuoğlu, açıklamasında şöyle dedi:
'Görüldüğü gibi bu kadar yoğunluğun içerisinde mahkemelere gitmeden tüketicilerimize haklarını en kısa yoldan verebilmek için Tüketici Hakem Heyetleri ve Bakanlık çalışanları büyük bir özveriyle çalışmaktadırlar. Onları bir kez daha kutluyoruz.
Bazı konularda tüketicilerimizi uyarmakta fayda görmekteyiz. Dolandırıcılara karşı uyanık olmalıyız.
Bankadan “promosyon kazandınız” gibi vaatlere itibar etmemeliyiz, tatil için erken rezervasyon yaptırdığımızda mutlaka seyahat sigortası yaptırmalıyız. Aldığınız ürünlerin kullanma kılavuzunu okumadan ürünü çalıştırma yoluna gitmemeliyiz.
Hazır ambalajlı olarak satışa sunulan gıda maddelerinin içeriklerini mutlaka okuyunuz.
Suları pet şişe yerine cam şişelerde tüketiniz. Uzun süre güneş altında bekleyen pet şişe sularını kullanmayınız. Evlerde kullandığımız tasarruflu ampul, floresan gibi aydınlatma araçlarını kullanım ömrü bittiğinde veya arızalandığında çöpe atmayıp atık toplama kutularına atılmasına özellikle dikkat ediniz. Sağlığımız açısından GDO’lu ürünleri kullanmamaya özen gösteriniz..”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°