97 Kişiye Proje Döngüsü Sertifikası
Manşet Haber 19.09.2013 13:42:35 0

97 Kişiye Proje Döngüsü Sertifikası

97 Kişiye Proje Döngüsü Sertifikası

ilgenclik_adanaGençlik ve Spor Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen ve Adana’da 2 gündür devam eden “Proje Döngüsü Yönetimi Eğitim Semineri” sona erdi. Seminere katılan 97 kişiye sertifika dağıtıldı.

Adana Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren Gençlik Merkezi Müdürü Senem Açıkgöz,  Spor Bakanlığı tarafından düzenlenen ve gençlik alanında çalışan sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin katılımıyla Sürmeli Oteli’nde gerçekleştirilen seminerin çok yararlı geçtiğini söyledi.

Seminerin, sivil toplum örgütlerinin öncülüğünde gençlerin yönetime daha çok katılmaları, spor alanında hazırladıkları çeşitli projelerle daha aktif rol alabilmelerini sağlanacağını ifade eden Açıkgöz, 2 gün seminere Adana, Mersin, Hatay, Osmaniye ve Kahramanmaraş’tan toplam 97 kişinin katıldığını kaydetti.

Bu arada kursu tamamlayan 97 kişiye, Spor Bakanlığı Sivil Toplum Kuruluşları İlişkileri Daire Başkanı Fahri Demirci, Gençlik Merkezi Müdürü Açıkgöz ile eğitmenler, Sezgin Çevik, Fatma Vildan Özcan, Can Cengiz ve Mahmut Sami Öztürk katılımcılara sertifika dağıttılar.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°