ACALELERİ VARDI. ÖLMEDEN GÖMDÜLER.

ACALELERİ VARDI. ÖLMEDEN GÖMDÜLER.






Patrona Halil ve adamları Nevşehirli Damat İbrahim’inkellesini aldıktan sonra, III. Ahmet'i tahttan indirdiler ve yerine yeğeni. I. Mahmut’u geçirdiler III. Ahmet tahtı devrederken I. Mahmut’a, 'Oğlum işte benim akıbetim. Devleti ehliyetsiz vezirlerin eline bırakma,' diye nasihat etti.





I. Mahmut'un saltanatın ilk ayını Patrona ve eşkiyalarını ortadan kaldırmak için plan yaparak geçirdi. Patrona’ya vezirlik ve Rumeli Beylerbeyiliği'ni vereceğini söyleyerek, Saray’a çağırdı. Patrona 900 muhafızını dışarıda bırakıp, iki yardımcısıyla Sarayagirince yakalanıp ortadan kaldırıldı.





.Ay sonunda, hamamcı tayfası ve hapishane kaçkınları Patrona'nın kanını gütme iddiasıyla isyan başlattı. Fırsat bu fırsattı padişah Sancak-ı Şerifi sarayın önüne çıkarttı ve halkı savaşa çağırdı. Sonuç: On beş bin kişi bir gecede linç edildi.





I. Mahmut 24 yıl tahtta kaldı ve Osmanlı’yason parlak devrini yaşattı. Zorunlu olmadıkça savaşmadı.  Problem çıkaran Avrupa devletlerine nasihatnameler göndererek, savaşın yol açacağı zararları anlatarak, onları insan haklarına saygı göstermeye çağırdı.





Ömrünün son iki yılında hastalıkla boğuştu. Rahatsızlığı varisti ama Saray doktorları kan almanın dışında başka tedavi yöntemi bilmiyordu. Günden güne takatten kesilen ve yürümekte zorlanan padişah sonunda yatağa mahkûm oldu.





Kardeşi Osman tahta geçmek için yanıp tutuşuyordu.  Yeniçeri Ağaları ve vezirlerle görüşerek, İmparatorluğunhasta bir adama bırakılmaması gerektiğini anlatıyordu. En az dört kişiye sadrazamlık vaadinde bulundu, şeyhülislamdan fetva, doktorlardan da rapor alarak padişahı azletmek istedi.





Padişah hasta olmadığını ispat etmeliydi. Çektiği acılara rağmen, halka görünmek için, önce divan toplantısına katıldı sonra da ata binerek, Cuma namazına gitti. Bu bir bakıma intihardı. Nitekim dönüşte Topkapı Sarayı'nın kapısından girer girmez hizmetlilerin kollarına düştü. Bu kez kalbi dayanamamıştı. Hareme götürülürken kucakta muayene edildi, öldüğüne hükmedildi ve hemen cenaze hazırlıklarına başlandı. Bütün vezirler sarayda idi. Hemen III.Osman’a haber gönderildi ve yarım saat içinde padişah için biat merasimi yapıldı.





Yeni padişahın ilk emri, ağabeyinin cenazesinin bir saat içinde defnedilmesi oldu. Emir hemen yerine getirildi ve I. Mahmut Yenicami'deki türbesinde toprağa verildi.





III. Osman ve devlet erkânı saraya döndüler. Ama mezarın bakımından sorumlu türbedar, yatsı namazında Kur'an okuduğu sırada mezardan boğuk sesler, feryatlar geldiğini duydu. Korkan türbedar, koşarak saraya gitti. Kapıdaki görevlilere,“Mühim maruzatım var,”  diyerek ve yetkili birisiyle görüşmekte ısrar etti ve haremin baş sorumlusu Kızlarağası'na ulaşmayı başardı.





Yaşadığı garip olayı anlatıp,” Sultan Mahmut'un sesini tanırım. Bağıran oydu. Ölmemiş, diri diri gömülmüş,” dedi. Padişahı uyandırıp durumu anlattılar. Anladı Padişah ve kısa konuştu. 'Yok edin herifi.' Türbedar Saray odalarından birine götürüldü ve o günden sonra kendisini bir daha gören olmadı.





BUNLARI ANLATINCA, “OSMANLI DÜŞMANI MISIN,” DİYORLAR.





  • DEĞİLİM, DEĞİLİM DE; SÖYLEYİN, NASIL SAYGI DUYAYIM?


25.04.2024 BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

İfral TURGUT

11.06.2020 14:42:42

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI