Adana Adliyesi
Manşet Haber 19.08.2015 12:41:46 0

Adana Adliyesi'ne 'İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu'

Adana Adliyesi'ne 'İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu'

Adana Adliyesi'nde, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması, mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi amacıyla Adana Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Arıkan başkanlığında 'İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu' oluşturuldu.
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun uygulamaları çerçevesinde kurulan Adana Adliyesi İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu, ilk toplantısını gerçekleştirdi. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı Toplantı Salonu'ndaki toplantıya Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, kurulun başkanlığını yürüten Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Arıkan ile İş Sağlığı ve Güvenliği Birimi'nde iş güvenliği uzmanı olarak görevlendirilen Furkan Doğanay, Selin Özmen, işyeri hekimi Haluk Lütfi Özkut, İdari ve Mali İşler Sorumlusu Fikret Gülüm, başteknisyen ve çalışan temsilcileri katıldı.
‘MESLEK HASTALIKLARI VE İŞ KAZALARININ ÖNÜNE GEÇİLECEK’
Toplantının açılış konuşmasını yapan Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu'nun oluşturulmasıyla adliyede iş sağlığı ve güvenliği alanında önemli çalışmaların yapılacağını söyledi. İş sağlığı ve güvenliğini çok önemsediklerini belirten Başsavcı Ali Yeldan, 'Bu birimin çalışmalarının sonucunda meslek hastalıklarının ve iş kazalarının önüne geçilecek, çalışanların sağlık açısından yaşam kalitelerinin arttırılması sağlanacak, çalışma ortamları uygun hale getirilecek. Bu sayede adliyede görev yapan tüm yargı mensuplarının iş sağlığı ve güvenliğini en üst seviyeye taşımayı amaçlıyoruz' dedi. Adana Adliyesi İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu Başkanı Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Arıkan da, kurulun çalışmaları kapsamında iş güvenliğine ilişkin risk analizleri, acil durum eylem planları ve çalışanların eğitimlerinin düzenli periyotlarda yapılacağını kaydetti.
Konuşmalardan sonra Adana Adliyesi İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu Başkanı Mehmet Arıkan başkanlığında devam eden toplantıda, İş Güvenliği Kurulu iç yönergesinin hazırlanması, kurul üyelerinin eğitimlerinin ile adliyenin risk analizinin yapılması, mevcut olan Acil Durum Eylem Planı'nın iş güvenliği kapsamında değerlendirilerek güncellenmesi ve ilk yardım eğitimi verilecek personellerin seçilmesi ile eğitim planlamasının yapılması yönünde kararlar alındı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°