Adana Barosu 90. yılını kutluyor
Manşet Haber 4.04.2013 09:30:52 0

Adana Barosu 90. yılını kutluyor

Adana Barosu 90. yılını kutluyor

Adana Barosu ‘Avukatlar Haftası’ ve ‘90. Kuruluş Yıldönümü’ Etkinlikleri kapsamında ‘Avukatlık Mesleğinin Fotoğraflar ve Belgeler Işığında Tarihçesi’ ile ‘Avukat Hakları Merkezinin Önemi ve İşlevleri’ konulu konferans düzenledi.

Baro Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, açılış konuşmasında, bugünkü çalışmanın avukatlara yönelik sözlü ve fiili saldırıların arttığı günlerde, Baroların işbirliği içerisinde birbirlerine sahip çıkma anlamıyla da büyük önem taşıdığını söyledi. Adana Barosunun Avukatlar Hakları Merkezi Yönergesi de kabul edilerek kurulduğuna dikkat çeken Çıtırık şöyle konuştu:

baro_paneli“ Bugün ülkemizde maalesef Avukatı bir sorunun çözümünde müvekkiline yardımcı olan mesleki bilgi ve birikimini paylaşan değil,  Avukatı sorun olarak gören bir zihniyet hakim bürokrasimizde. Bu zihniyet, Avukatı ve savunmayı şekli bir unsur olarak gören, yok sayan hakim ve savcılarımızda da çok ciddi ve belirgin olarak görülmektedir. Avukatlık mesleğinin onur ve itibarına yönelik sözlü ve fiili saldırılara, avukatlık mesleğini yerine getirirken karşılaştıkları engellemeler karşısında meslektaşlarımızın yalnız olmadığını hissettiren bir müessesedir Avukat Hakları Merkezi. Ankara, İzmir, İstanbul’dan sonra Diyarbakır ve Adana’da da kurulmuş bulunmaktadır”

Moderatörlüğünü Av. A. Faruk Ulaş’ın yaptığı konferansta konuşmacıların kent kent gezmelerinden ötürü ‘Savunmanın Şövalyeleri’ benzetmesinde bulundu. Denizli Barosu Avukatlarından Av. Adil Giray Çelik, ‘Avukatlık Mesleğinin Fotoğraflar ve Belgeler Işığında Tarihçesi’ hakkında, İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Av. Volkan Bahadır ile Ankara Barosu Avukat Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Av. Doğan Erkan, baroların niçin avukatlık hakları merkezi kurulması gerektiği, savunma mesleğinin icrası sırasında avukatlara yönelik hak ihlallerine karşı neler yapıldığı ile ilgili bilgiler sundular.

Konuşmaların ardından katılımcılara değerli sunumlarından dolayı Baro olarak teşekkür plaketi takdim edildi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

35.8° / 20.3°