ADANA BAROSU’NDAN “BASIN AÇIKLAMASI” YASAĞINA TEPKİ
Manşet Haber 10.05.2022 23:42:09 0

ADANA BAROSU’NDAN “BASIN AÇIKLAMASI” YASAĞINA TEPKİ

ADANA BAROSU’NDAN “BASIN AÇIKLAMASI” YASAĞINA TEPKİ






Adana Barosu, Valiliğin kente 15 gün süreyle “Basın Açıklaması” yasağına  “Temel Hak ve Özgürlükler yasaklanamaz” açıklamasıyla tepki gösterdi.





Adana Baro Başkanı Av. Semih Gökayaz, konuya ilişkin yazılı açıklamasında şu görüşlere yer verdi:





 “İnsanların basın açıklaması, gösteri, yürüyüş ve toplantı yapma hakkı Anayasa ve yasalar ile teminat altına alınmış olmasına rağmen, bu yasağın hukuki dayanağı yoktur. Temel hak ve özgürlükler yasaklanamaz. Kanuna aykırılık taşıyan ve yasal dayanaktan yoksun böyle bir karar kabul edilemez. 





Temel hak ve özgürlüklerin keyfi olarak sınırlanmasına, toplumun ve yurttaşın güvenliğini sağlamakla görevli idarenin can güvenliğini bahane ederek her türlü demokratik etkinlikleri yasaklamasına, demokrasinin ve özgürlüklerin ortadan kaldırılmasına karşı olduğumuzu ifade etmek isteriz. Hem can güvenliğinin sağlanması hem de yurttaşların düşüncelerini ifade etme hürriyetinin kullanılmasının sağlanması, devletin asli görevidir.





Bu nedenlerle temel hak ve özgürlüklere, düşünce ve ifade özgürlüğüne, toplantı ve gösteri, yürüyüş kanununa, Anayasaya ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere aykırı, 09.05.2022 tarihli Adana ili sınırları içerisinde basın açıklaması yapılması yasağının derhal kaldırılmasını talep ederiz.”



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°