ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANININ MAKAMINA HACİZ
Manşet Haber 10.07.2020 17:26:41 0

ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANININ MAKAMINA HACİZ

ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANININ MAKAMINA HACİZ










Adana Büyükşehir Belediyesi’ne, 2016 yılında yapılan parke taşı işi ile ilgili dosya nedeniyle haciz geldi. Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın makam odasındaki eşyalar haciz kapsamında götürüldü. Eski Başkan Hüseyin Sözlü’yle birlikte Ceyhan’da, “edimin ifasına fesat karıştırmak” suçundan yargılanan ve 5 yıl hapis cezası alan iş adamı, Zeydan Karalar’ın odasındaki makam koltuğu, makam ve toplantı masası ile diğer koltukları haczedip götürdü.









KARALAR, “4 YILDIR NEREDEYDİNİZ?”





Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, protokol yapıp her ay ödeme gerçekleştirilmesine rağmen, makam odasının haczedildiğini belirtti. Başkan Zeydan Karalar, “Hacze neden olan borç 2016’da yapılan bir işle ilgili. Geçmiş dönemde ve bizim dönemimizde yapılan protokoller çerçevesinde, 2020’de sadece 6 ayda 6 milyon 480 bin lira ödenmiş ve ödemeler devam etmesine rağmen haciz işlemi yapılmıştır. Belediyeyi çok büyük borç yüküyle devraldık. Bu borç batağını biz oluşturmadık. Ancak bu borç batağından Adana Büyükşehir Belediyesini biz kurtarıyoruz. Bizim Adana halkına hizmetimizi hiçbir olumsuzluk engelleyemez. Benim makam odam Adana’mın her sokağı, her mekanıdır” dedi.











YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°