ADANA EMNİYET MÜDÜRÜLÜĞÜ MAKAMINDA DAYAK İDDİASI!
Manşet Haber 25.03.2023 21:03:26 0

ADANA EMNİYET MÜDÜRÜLÜĞÜ MAKAMINDA DAYAK İDDİASI!

ADANA EMNİYET MÜDÜRÜLÜĞÜ MAKAMINDA DAYAK İDDİASI!






Sözcü Gazetesi, Adana İl Emniyet Müdürü Doğan İnci'den makamında dayak yediğini ileri süren 3. Sınıf Emniyet Müdürü Metehan Muvaffak Yıldız 3 günlük 'İş görmez' raporu aldı; savcılığa başvurup şikâyetçi oldu. Sözcü Gazetesi’nde yer alan habere Adana Valiliğinden açıklama geldi.





Sözcü Gazetesi’nde Adana Temsilcisi Mehmet Serbes imzasıyla “Adana İl Emniyet Müdürü Doğan İnci'nin, Hassas Bölgeler Koruma Şube Müdürü olarak görev yapan 3. Sınıf Emniyet Müdürü Metehan Muvaffak Yıldız'ı Ramazan ayının ilk günü makam odasında darp ettiğini” öne süren bir haber  yer aldı.





Sözcü Gazetesi’nin haberi şöyle:






https://www.sozcu.com.tr/2023/gundem/il-emniyet-mudurunden-emrindeki-emniyet-mudurune-tekme-tokat-dayak-7632550/




VALİLİKTEN AÇIKLAMA





Adana Valiliği İl Basın Ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden, Emniyet Müdürü Doğan İnci’nin, makamında Hassas Şube Müdürü olarak görev yapan 3. Sınıf Emniyet Müdürü Metehan Muvaffak Yıldız’ın darp edilmesiyle ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklama şöyle:





Bazı basın yayın organlarında yer alan “İl emniyet müdüründen emrindeki emniyet müdürüne tekme tokat dayak” başlıklı haberle ilgili olarak aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.





Söz konusu haberde bahsi geçen, ilimizde Hassas Şube Müdürü olarak görev yapan 3. Sınıf Emniyet Müdürü Metehan Muvaffak Yıldız’ın 42 ay kıdem cezası, maaş cezası, uyarma ve kınama cezaları bulunmakta olup bunların yanında borç para alıp ödememekten cezası da bulunmaktadır.     





Önceki görev yeri olan Bingöl İl Emniyet Müdürlüğünce de astlarından borç almak sebebiyle soruşturması devam etmektedir.  İl Emniyet Müdürlüğümüzde de 14.03.2023 tarihinde aynı şekilde astlarından borç para aldığı yönündeki duyumlar üzerine kendisi İl Emniyet Müdürünün makamına çağrılarak sözlü ve yazılı olarak uyarılmıştır. Uyarılara rağmen 23.03.2023 tarihinde toplamda 6 personelinden borç ve hediye aldığı ve borçlarını ödemediği yönünde yazılı müracaat gelmesi üzerine tekrar İl Emniyet Müdürünce sözlü olarak ikaz edilmiş ve hakkında adli-idari yasal işlem başlatılmıştır. 





Söz konusu haberde ifade edilen hususlar gerçeği yansıtmamaktadır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°