Adana Fınal Mun Kulübü Harvard’da
Manşet Haber 26.03.2016 15:32:10 0

Adana Fınal Mun Kulübü Harvard’da

Adana Fınal Mun Kulübü Harvard’da

Adana Final Okulları MUN Kulübü öğrencileri, Harvard Üniversitesi tarafından İtalya'nın başkenti Roma'da düzenlenen Harvard Model Congress Europe (HMCE)’a  katıldı. Tüm dünyadan 540 lise öğrencisinin katıldığı bu konferansta Adana Final Okulları öğrencileri de farklı komitelerde yer aldı.

final_harvard (2)HMCE’ye tüm Final Okulları’nın MUN programını koordine eden Adana Final Okulları’nın yanı sıra Samsun ve Ordu Final Okulları da 6 şar öğrenci ve danışman öğretmenleri ile katıldı. Adana Final Okulları da MUN Koordinatörü Mehmet Toyguş ve Eğitim Koordinatörü F.Oğuzhan Ertem danışmanlığında kongreye 5 öğrenci ile katıldı.

Adana Final Okulları öğrencileri Mevanur Sağlam Peru, Ayşen Şen Japonya ve Nejan Akbulut da Fas'ı World Health Organization (WHO) Dünya Sağlık Örgütü’nde başarı ile temsil etti. Öğrencilerden Cenk Alabaz Afganistan ve Emre Yıldırım ise Kore Cumhuriyeti’ni International Atomic Energy Agency (IAEA) Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nda başarı ile temsil etti ve 8 tane önerilerini kapanış bildirisine eklemeyi başardı. Konferansın stresini son gün Roma gezisiyle atan MUN Kulübü öğrencileri mutlu bir şekilde yurda geri döndüfinal_harvard (1)

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°