ADANA LEZZET FESTİVALİ
Manşet Haber 5.10.2019 12:58:09 0

ADANA LEZZET FESTİVALİ'NDE GASTRONOMİ TRENİ

ADANA LEZZET FESTİVALİ'NDE GASTRONOMİ TRENİ






Seyahat
ve gezilerde Tren kullanımının teşvik edilmesi amacıyla Adana Lezzet Festivali
kapsamında Gastronomi Treni ile tarihi ve turistik gezi düzenlendi.





Adana Valiliğinin ev sahipliğinde Adana'da bu yıl üçüncüsü düzenlenen 'Uluslararası Adana Lezzet Festivali' kapsamında doğal güzelliği dünyaya nam salmış olan Pozantı ilçesine bağlı Belemedik ve Tarihi Varda Köprüsüne (Alman Köprüsü)’e Gastronomi Treni ile gezi düzenlendi.









Vali Yardımcısı Hüriye Küpeli, Çukurova Kaymakamı Osman Sarı, Turizm İl Müdürü Sabri Tarı, Çukurova Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Lütfi Altunsu, Çukurova Turistik Otelciler Birliği (ÇUKTOB) Başkanı Tayyar Zaimoğlu, Arda Türkmen gibi yerli ve yabancı lezzet ustaları, dizi oyuncuları, Meliha Okur gibi gazeteci-Yazar, köşe yazarları, ulusal ve yerel gazete temsilcileri ile internet fenomenlerinin katıldığı Gastronomi Treni, Pozantı ilçesine bağlı Belemedik Mahallesinde Pozantı Belediye Başkanı Mustafa Çay’ın konuğu oldu.









Verilen
yöresel kahvaltının ardından doğanın tadını çıkaran davetliler bol bol fotoğraf
çekti.





Belemediğin
ardından Karaisalı ilçesinde bulunan Hacıkırı Tarihi Varda Köprüsü'ne giden
davetliler burada anı fotoğrafları çekti.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°