“Geçtiğimiz günlerde Adana Anakent Belediye Başkanı Zeydan Karalar, TÜYAP Fuar Alanı’nda “sahra hastanesi” kurulduğunu açıklamıştı.
Açıklamasında da “0-15 gün önce biz sahra hastanesi oluşturma kararı verdiğimizde vaka sayısı giderek artıyordu. O zaman Adana’da bin yatak, koronavirüs hastaları için ayrılmıştı ama biz yetmeyebileceği düşüncesiyle, tedbir amaçlı sahra hastanesini hazırladık. Tıbbi açıdan tam teşekküllü odalar hazırlıyoruz” sözlerine yer vermişti.
Salgını daha az can kaybıyla sonlandırmak için yapılan bu çalışma, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Zeydan Karalar 1000 yataklı sahra hastanesi yaptı” diyene dek kimsenin ilgilendiği bir konu değilken, “bugün” tüm “iktidarın” dilinde…
Burada “Sağlık Bakanlığımıza bağlı kuruluşlar dışında bir başka kurumun herhangi bir yataklı tedavi hizmeti girişimine ihtiyaç olmadığı halde” diye başlayıp/ süren tümcelerin de kurulmuş olması,
“Sahra hastanesi” nedir, nasıl olur sorularının yanıtı bilinmeden “Sn Kılıçdaroğlu, doktoru, hemşiresi, tıbbi malzemesi, yoğun bakım ünitesi kısacası hastane vasfı taşımayacak, tek bir hastaya bile cevap veremeyecek bir yeri hastane olarak tanımlamıştır” demek, kriz sürecinde anlaşılacak sözler değil!”
***
Dünyada konuşulmaya başlanıp, Çin’den kendini yere atan görüntüler yayıldığı günlerde, bu “küresel kirin” bize de bulaştırılacağı düşünülmemiş, Arabistan’dan gelen hacı yolcularının birçoğu “denetimsiz” evlerine gönderilmiş, sonrasında göstermelik “öğrenci yurtları” gecenin bir yerinde boşaltılıp/ öğrenciler sokakta bırakılıp buralarda gözetim altında tutulmuşlardı, ondört nisanda/ yukarıdaki satırları yazdığım günlerde...
Dünyanın birçok ülkesinde futbol sahaları, boş alanlar, kapalı spor salonları “sahra hastanesi” yapılırken, Adana’da Anakent Belediye Başkanı Zeydan Karalar “gelecekte” yaşanabilecekleri öngörüp, hastanelerdeki yığılmaları düşünüp “böyle bir” çalışma yapmayı gerekli bulmuştu!
“Sen ne anlarsın sahra hastanesinden” diyenden geçilmediği gibi, “iktidarın” tüm üyelerinin/ yandaşlarının/ sözcülerinin ağzından “şehir hastanelerimiz yeter” sözü düşmüyordu!
Bugün yaşananlar ortada…
***
O tarihleri anımsayın, bakanın ağzından “ iki ay, üç ay, hazirana dek dayanın, atlatacağız” sözlerini duymayan kalmadığı günlerde, çeşitli medya platformlarında “yaz ayları biraz olsun iyileşmeye neden olacağı düşünülse de, asıl ekim/ kasım aylarında pik yapacak” deniliyordu!
Bizdeki belirsiz açıklamalar, “benden başkası ilgilenmesin” hırsı, “eksik yaparım, ben yaparım” anlayışı, “güç bende, aykırı bakışı ezer geçerim” düşüncesi “neler” yapmıştı öyle?
Örneğin önce “zorunluluk yok” denilip gevşetilen, ardından “herkes takacak, tüm yurttaşlarımıza ücretsiz dağıtılacak” denilmesine karşın ele/ yüze bulaştırılan süreçte, yerel yönetimlerin “yapacakları katkılar”
Basına yansıyan birçok haberler vardı bu konuda…
Adana “sahra hastanesi” bunlardan biri…
***
Bakanlığın, bugün için açıkladığı “güncel tablonun” ne denli gerçekçi/ ya da gerçeğe yakın olduğu, geçtiğimiz hafta “birden” değişen sayılar nedeniyle herkeste kuşkular uyandırdı!
Hasta sayısı, olgu sayısı, yaşamını yitirenlerin sayısı “tabloda” yer aldığı gibi miydi, yoksa TTB’nin ya da İBB’nin belirttiği gibi imiydi?
Bu belirsizlik, ya da bu “ucu açık” olgu yurttaşı daha çok “paranoya/ kuşluya” sürüklemeye yetti!
Hastane önlerinden gelen görüntüler hiç de iç açıcı değil! Herkes bir boşlukta kıvranıyor! Günlerdir “belirti” diye söylenenlere yenileri ekleniyor! En küçük “belirti” taşıyan hastanelere koşuyor! Hasta olmasa da, kış soğuğuna dayalı bir enfeksiyon nedeniyle hastane kapıları zorlanıyor!
Şimdi covid 19 “bulaşısı” olan da/ olmayan da hastane önlerinde!
Başka rahatsızlıkları olanlar, hastane ortamından uzak durmayı yeğliyorlar, evlerine kapandılar! Hastalıklarıyla baş-başalar! Hastane gitmek için evden çıkanlar covid 19 taşıyıcısının bindiği toplu taşıma araçlarına binecekler, hastanede “belki de” aynı koridoru kullanacaklar, sonra…
***
Bir korku, bir belirsizlik içinden geçiyoruz!
Bugün gelinen nokta şu: covid 19 hastalarına gerekenler yapılamıyor! Yoğun bakım yetersiz! Pozitif hastaların büyük çoğunluğu evlerinde, ailesiyle yaşıyor! Evde bulunan her pozitif olgunun, yenilerine bulaştırma olasılığı çok büyük! Ayrıca test sonucu pozitif çıkan hastanın, “iyileşip/iyileşmediği” öğrenilmeden işinin başına dönmesi isteniyor!
Bunların tamamı, “hastayı denetim altında tutacak” alanların olmaması…
İşte bunun için Adana “sahra hastanesi” çok önemliydi!
Benzerlerinin “diğer” yerel yönetimlerden de istenmesi gerekirdi!
Bugün olsun;
Bunca yaşananların ardından “anlamayan” var mı, “anlaşıldı mı” acaba?
