ADANA SAHUR VE İFTAR VAKİTLERİ!
Manşet Haber 23.04.2020 19:13:39 0

ADANA SAHUR VE İFTAR VAKİTLERİ!

ADANA SAHUR VE İFTAR VAKİTLERİ!






Müslümanların kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'in indirildiği mübarek Ramazan ayı tüm yurtta olduğu gibi Adana'da da yaşanıyor. Adana'daki vatandaşlar ilk sahur ve ilk iftar saatini kaçta yapacak?





Diyanet İşleri Başkanlığı Adana’nın 2020 İmsakiyesini yayımladı.
İlçelere göre değişiklik gösterebilen 2020 Diyanet Adana imsakiyesini (https://namazvakitleri.diyanet.gov.tr/tr-TR/9146/adana-icin-namaz-vakti)
görebilir, iftar ve sahur saatlerini takip edebilirsiniz.





ADANA İÇİN İLK İFTAR VE SAHUR SAATLERİ





Adana’da ilk oruç için 24 Nisan Cuma gecesi kalkılacak ve
imsak vakti 04:19’da başlayacak. Adana’da ilk iftar vakti ise 19:27 (İlçelere
göre değişiklik gösterebilir)





RAMAZAN ORUCU KİMLERE FARZDIR?





Akıllı, ergenlik çağına ulaşmış ve oruç tutmasına engel
bir mazereti olmayan her Müslümanın Ramazan orucunu tutması farzdır.





HANGİ HALLERDE RAMAZAN AYINDA ORUÇ TUTULMAYABİLİR?





İslam dini, kişileri, güçleri nispetinde sorumlu tutmuş,
güçlerini aşan veya sıkıntıya yol açan durumlarda kolaylaylaştırıcı hükümler
getirmiştir. Aşağıdaki mazeretlere sahip kimselerin Ramazanda oruç tutmakla
yükümlü olmayıp daha sonra kaza etmelerine veya yerine fidye vermelerine ruhsat
tanınmıştır:





a) Yolculuk: Yolculuk, Ramazan ayında oruç tutmamak
için ruhsat olarak kabul edilmiştir. Yolculuk esnasında tutulmayan oruçlar,
daha sonra kaza edilir. Kur'an'da “Ey inananlar! Oruç sizden öncekilere farz
kılındığı gibi, Allâh'a karşı gelmekten sakınasınız diye, size de sayılı
günlerde farz kılındı. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı
günler sayısınca diğer günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler, bir düşkünü
doyuracak kadar fidye verir. Kim gönülden iyilik yaparsa, o iyilik
kendisinedir. Eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha iyidir.”
buyurulmaktadır.





Geceden oruç tutmaya niyetlenip de gündüzleyin yolculuğa
çıkmak zorunda olan kimse yolculukta zorluk çekerse, daha sonra kaza etmek
üzere orucunu bozabilir. Ancak orucunu tamamlaması daha uygundur. Hz.
Peygamber, Mekke'nin fethi için sefere çıktığında oruçlu iken, Kedîd denilen
yere varınca orucunu bozmuştur. Bu uygulama, sefere çıkınca orucun
bozulabileceğini göstermektedir.





b) Hastalık: Oruç tuttuğu zaman, hastalığının
artmasından veya uzamasından endişe edilen kimse ile, hastalığı sebebiyle oruç
tutmakta zorlanan kişilerin Ramazan ayında oruç tutmayıp, iyileştikten sonra
bunları kaza etmelerine izin verilmiştir. Yukarıda zikredilen âyet buna işaret
etmektedir. Uzman bir hekim tarafından oruç tutması hâlinde hasta olacağı
bildirilen kimse de hasta hükmündedir.





c) Hamilelik ve çocuk emzirme: Oruç tutmaları
kendilerine veya çocuklarına zarar vermesi hâlinde, hamile kadınlar oruçlarını
tutmayabilirler. Emzikli kadınlar da, sütlerinin kesilmesi ve çocuklarının
zarar görebileceği durumlarda oruç tutmayabilirler. Hz. Peygamber buna müsaade
etmiştir.





d) Zor ve meşakatli işlerde çalışmak: Oruç tuttuğu
takdirde sağlığına bir zarar gelmesinden korkan kimse, orucunu tutmayabilir. Bu
durumda olanlar, izinli olduğu günler veya uygun zamanlarda tutamadıkları
oruçları kaza ederler.





Bir zorunluluk olarak, ağır işlerde çalışmak zorunda olan
kişiler oruçlu olarak çalıştıkları takdirde sağlıkları risk altında kalacaksa,
Ramazan ayında tutamadıkları oruçlarını uygun bir zamanda kaza ederler.





e) Yaşlılık: Oruç tutamayacak kadar yaşlı olan
kimseler, oruç yerine fidye verebilirler. Bakara sûresinin 184. âyetinde, bu
şekilde olup da oruca

güç yetiremeyenlerin, oruç tutmayıp fidye vermeleri gerektiği hükme
bağlanmıştır. iyileşme umudu olmayan hastalar da aynı hükme tabidir.





ADANA İLİ HAKKINDA





Adana, Türkiye’nin bir ili ve en kalabalık altıncı
şehridir. 2019 yılı verilerine göre 2.237.940 nüfusa sahiptir. İlin yüzölçümü
13.844 km2’dir. İlde km2’ye 160 kişi düşmektedir. (Bu sayı en çok Seyhan
ilçesinde 1787 kişidir.)





01.02.2018 TÜİK verilerine göre 4’ü anakent ilçesi
(Seyhan, Yüreğir, Çukurova, Sarıçam) olmak üzere toplam 15 İlçesi ve belediyesi
vardır. Bu ilçelerde 831 mahalle bulunmaktadır.





Türkiye’deki altıncı büyük metropolitan alan olup ülkenin
önde gelen bir tarım, ticaret ve kültür merkezidir. Türkiye’deki aden zengini
4. bölge olan Adana; krom, demir, manganez, kurşun ve çinko yatakları açısından
önem taşımaktadır.





Adana’nın merkezi; Mersin, Adana, Osmaniye ve Hatay
illerini kapsayan coğrafi, ekonomik ve kültürel bir bölge olan Çukurova’nın
merkezinde bulunur. Yaklaşık 5,62 milyon insana ev sahipliği yapan bölgenin
büyük bir bölümü, tarıma oldukça elverişli, geniş ve düz bir arazidir.





ADANA NÜFUSU





Osmanlı İmparatorluğu tarafından 1893 yılında yapılan
nüfus sayımı sonucuna göre Adana merkezin nüfusu 70.702 kişidir. Bunun %82’sini
Türkler, %14’ünü Ermeniler, %2’sini Rumlar ve %2’sini Katolik oluşturmaktaydı.





İkinci Dünya Savaşı’nın ardından gelen yardımlar ve
başlayan endüstriyel yatırımlar ile büyüme sürecine giren Adana’nın merkez
nüfusu, 2016 yılı TÜİK verilerine göre 2.201.670 kişiye ulaşmıştır.





Güncel Nüfus Değerleri (TÜİK 4 Şubat 2020 verileri) Adana
İl Nüfusu: 2.237.940’dır (2019 sonu). İlin yüzölçümü 13.844 km2’dir. İlde
km2’ye 162 kişi düşmektedir. (Yoğunluğun en fazla olduğu ilçe: 1793 kişi ile
Seyhan'dır)





İlde yıllık nüfus artış oranı % 0,80 olmuştur. Nüfusu en
çok artan ilçe: Sarıçam (%4,88) Nüfusu en çok azalan ilçe: Saimbeyli (-%3,74)





4 Şubat 2020 TÜİK verilerine göre 15 İlçe ve belediye, bu
belediyelerde toplam 831 mahalle bulunmaktadır.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°