ADANA ŞALGAMI ARTIK COĞRAFİ İŞARET TESCİLLİ
Manşet Haber 12.06.2020 18:08:41 0

ADANA ŞALGAMI ARTIK COĞRAFİ İŞARET TESCİLLİ

ADANA ŞALGAMI ARTIK COĞRAFİ İŞARET TESCİLLİ






Adana ticaret Odası’nın başvurusu sonucunda “Adana Şalgamı”na Türk Patent ve Marka Kurumunca “Coğrafi İşaret Tescil Belgesi” verildi.





ATO Başkanı Atila Menevşe, ATOSEV Tesisleri'nde ATO Meclis Başkanı İsmail Acı- Şalgam Üreticileri Derneği Başkanı Selahaddin Nas ile düzenlediği basın tanıtım toplantısında, Adana Kebabından sonra Adana Şalgamına da tescil almanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.





Adana’nın değerli birçok ürününün olduğunu ifade eden Atila Menevşe, “Bunları güvenilir bir ürün olarak lanse etmek ancak böyle tescille olabiliyor. Bu sayede bu ürünler markalaşacak. Adana, bu ürünleri markalaştırmasıyla birlikte marka şehir olacak. Bunları değerlendirebilirsek ekonomik anlamda da büyük bir fayda elde etmiş olacağız. Adana Şırdan, Adana Analı-Kızlı, Adana Halka Tatlı, Adana İçli Köfte, Adana Aşlama, Adana Bici Bici, Adana Taş Kadayıfı ve Adana Karakuş Tatlısı için de tescil çalışmalarımız devam ediyor” dedi.





Şalgam Üreticileri Derneği Başkanı Selahaddin Nas da Türkiye dışında başka yerde üretilmeyen şalgamın, alınan tescille değerinin daha da arttığını söyledi. Alınan bu belgeyle, ürünün yurt dışında tanıtımının çok daha rahat yapılabileceğini vurgulayan Nas, tescil sayesinde ürünün pazarının daha da genişleyeceğini ve ihracatının artacağını ifade etti.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°