ADANA ŞALGAMINA TESCİL BELGESİ
Manşet Haber 22.07.2020 08:52:22 0

ADANA ŞALGAMINA TESCİL BELGESİ

ADANA ŞALGAMINA TESCİL BELGESİ






Acılı - acısız seçenekleriyle her damak tadına hitap eden, her mevsimde tüketilebilen, barındırdığı vitamin, mineral ve prebiyotikle “sağlık deposu” olarak tanımlanan “Adana Şalgamı”nı tescil kriterlerine uygun olarak ürettiğini beyan ederek, Adana Ticaret Odası’na başvuran Doğanay Gıda, “Adana Şalgamı” Coğrafi İşaret Tescili (Mahreç İşareti) almaya hak kazandı. ATO Başkanı Atila Menevşe, kentin ilk mahreç işaretli şalgam üreticisi unvanını alan Doğanay Gıda A.Ş. yetkilisi Hasan Doğanay’a, tescil belgesini ATO Yönetim Kurulu Üyeleri Fatih İspir ve Zübeyt Şendur ile Genel Sekreter Birol Yarman’ın bulunduğu törenle verdi.









2015 yılında başlatılan tescil çalışmalarının meyvesini verdiğini, kente özgü bir lezzetin daha ulusal ve uluslararası alanda hak ettiği değeri aldığını dile getiren Başkan Atila Menevşe, geleneksel metotlarla elde edilen ürünlerin kalite standartlarının korunmasının ancak “Coğrafi İşaret Tescili” ile mümkün olabildiğini söyledi. Menevşe, Adana’da tüm şalgam üreticisi firmaların coğrafi işaret belgesinde yer alan kriterlere uygun üretim yapmalarını ve ATO’dan mahreç işaret tescili almalarını arzu ettiklerini vurguladı.





Coğrafi İşaretli Ürün tescilinin özel bir çaba gerektirdiğini ifade eden ATO Başkanı Atila Menevşe, “Adana olarak elimizde müthiş bir potansiyel var. Adana kadim ve köklü bir medeniyete ev sahipliği yapmış ve bu kültürü yıllarca barındırmış bir çeşitlilik havzasıdır. Şehrimize ait yöresel ürünlere verdiğimiz önemi, bu ürünlerin gerek ulusal, gerekse uluslararası platformda hak ettiği değeri bulması için yaptığımız çalışmalarla ortaya koyuyoruz. Daha önce Adana Kebabı için aldığımız tescil belgesini, geçtiğimiz Mart ayında da şalgam için aldık. Amacımız; coğrafi işarete konu olan ürünümüzün kalitesini korumak, bilinen özellikte ve aslına uygun olarak üretimini sağlamak ve Adana’yı Coğrafi İşaretli ürün zengini bir marka kent yapmaktır” dedi.





Adana’da coğrafi işaret belgeli ürünlerin artmasının, tanıtıma ve ekonomiye artı değer kazandıracağını ifade eden Menevşe; Adana Şırdanı, Adana Analı Kızlı, Adana Halka Tatlı, Adana İçli Köfte, Adana Aşlama, Adana Bici Bici, Adana Taş Kadayıfı ve Adana Karakuş Tatlısının da coğrafi işaret belgesinin alınması için çalışmaların sürdüğünü kaydetti.





ATO Başkanı Atila Menevşe’dan ilk tescil belgesini alan, “Adana Şalgamı” ibaresini ve Türk Patent ve Marka Kurumunun Mahreç İşareti logosunu kullanmaya hak kazanan Doğanay Gıda’nın Genel Müdürü Hasan Doğanay’da, ATO’nun aldığı tescil belgesine uygun üretim yaptıklarını, ilerleyen zamanlarda Adana Şalgamını uluslararası platformda en iyi şekilde tanıtmak için gerekli çalışmalara yürüteceklerini belirtti.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°