Adana Yağmur’a teslim olmamalı
Manşet Haber 30.09.2015 14:11:07 0

Adana Yağmur’a teslim olmamalı

Adana Yağmur’a teslim olmamalı

Adana(Ulus)--TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisler Odası Adana Şube Başkanı Hasan Zengin, Günümüze kadar yap-boz yöntemiyle gerçekleşen uygulamaların çözümü daha da zorlaştırdığını belirterek, “Gelinen süreçte gözden kaçan ve pek üzerinde durulmayan konu ise, “subasman kotunun” belirlenmesi işidir. Esasen kentleşmede son nokta olan subasman kotunun belirlenmesi, imar durumunun önemli bir parçasıdır.” dedi.

hasan_zengin_hkmoİmar Planı Yapma uygulama ve onaylama yetkisinin Yerel Yönetimlere devredilmesinden sonra Adana’da 1980 sonrası oldukça yoğun Planlama ve Uygulama Çalışmaları yapıldığına dikkat çeken HKMO Adana Şube Başkanı Hasan Zengin,  “Gelişmişlik” kavramının ekonomiyle ilişkili olsa da Dünyada gelişmişliğin ülkenin temel ihtiyaçlarının doğru sıralanması ile orantılı olmasına dikket çekti. Zengin, “Dünyada temel ihtiyaçlarını ekonomik, politik vb. alanlarda doğru sıralamayan/sıralayamayan Ülkeler az gelişmiş olarak nitelendirilmektedir. Bu kavramı yerele indirgeyecek olursak Kentin temel ihtiyaçlarını doğru sıralamayan/sıralayamayan belediyeleri de bu kapsamda değerlendirebiliriz.

adana_sel_eylul (3)Günümüzde Belediyelerimizin hala imar ve alt yapı sorunlarını çözememiş olması, hatta bu sorunların artarak büyüyor olması, gelişmişlik kavramının bu şekilde yorumlanmasını doğrulamaktadır.” şeklinde konuştu.

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Hasan Zengin, Adana’da 21 Eylül 2015 tarihinde yağan şiddetli yağmurun kenti ne hale getirdiğini Adana’da yaşayan tüm vatandaşlar tarafından görüldüğünü anımsattı ve açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

“Günümüz teknolojisiyle akılcı ve katılımcı yaklaşımla üretilen alt ve üst yapı projelerinin uygulandığı kentlerde bu ve benzeri sorunların yaşanmadığını görmekteyiz.

adana_sel_eylul (2)Benzer konularda başta Harita ve Kadastro Mühendisleri Odamızca, meslek alanlarımızdan hareket ederek çeşitli etkinlikler, paneller, sempozyumlar, kurultaylar düzenlemektedir. Oluşturulan raporlar, görüşler, sonuç bildirgeleri tüm yerel yönetimlerle de paylaşılmaktadır. Meslek Odaları bu anlamda birer bilgi depolarıdır. Yerel Yönetimlerin de bu bilgi deposundan faydalanması gerekmektedir.

Sivil Toplum Örgütlerinin, Üniversitelerin ve Meslek Odalarının, kent ve kentleşmeye yönelik yeni görüşler, çözüm önerileri üretmek temel görevlerindendir. Toplum yararını gözeterek çalışan bu kurum ve kuruluşların yapmış oldukları uyarı, eleştiri ve bilgilendirmeler yerel yönetimlerce kendilerine yönelik bir karalama kampanyası olarak algılanmaktadır. Oysa ki yılların birikimine sahip bu kurum ve kuruluşların paylaşımlarının, kamuoyuna farklı yansıtılması, demokratik katılımcılık konusunda anlayışın ne kadar yanlış olduğunu ortaya koymaktadır. Demokrasiyi içselleştirmiş ülkelerde genel ve yerel idarelerin başarısının, güçlü muhalefet, sivil toplum örgütleri ve meslek odalarının yapmış olduğu çalışmalarla daha da güçlendiği görülmektedir. Dolayısıyla, tarafımızdan yapılan açıklamaların da bu şekilde algılanması ve düşünülmesi gerekmektedir.

adana_sel_eylul (1)Ülkemizde ve Adana’da bugüne kadar yapılan kentleşme, alt yapı ve üst yapı çalışmalarının eksiklikleri ve yanlışlıkları sadece günümüz yerel yöneticilerine ait değildir. Yıllarca yapılan uygulamaların biriktirdiği sorunlardır.

YAP-BOZ YÖNTEMLERİ ÇÖZÜMÜ ZORLAŞTIRIYOR

Kentleşme ile ilgili tüm çalışmalarda, İmar mevzuatının öngördüğü etüd ve araştırmalar yapılmadan, ilgili kurumlardan gelen görüşler analiz edilmeden doğru kabul edilerek, plân altlığı olması gereken araziye ilişkin veriler, toplanıp haritalar üzerine aktarılmadan, mevcut arazi kullanma koşulları tespit edilmeden ve buna bağlı olarak geleceğe ilişkin kestirimler yapılmadan hazırlanan bir çalışmanın başarılı olmasını beklemek doğru değildir. Günümüze kadar yap-boz yöntemiyle gerçekleşen uygulamalar çözümü daha da zorlaştırmıştır.

Gelinen süreçte gözden kaçan ve üzerinde pek üzerinde durulmayan konu ise, “subasman kotunun” belirlenmesi işidir. Esasen kentleşmede son nokta olan subasman kotunun belirlenmesi, imar durumunun önemli bir parçasıdır.

Sağlıklı kentleşmenin temeli, sağlıklı hali hazır haritanın üretilmesi, bu haritanın üzerine kentin en az 30 yıllık projeksiyonuna cevap verecek İmar Planının Yapılması ve Uygulanmasıdır. Sonuçta bütün çalışmaların amacı yapılaşmanın biçimini belirlemektir. Yapılaşma öncesi su basman kotunun doğru belirlenmemesi yapının yapılacağı yere doğru oturtulmaması (Aplikasyon) durumunda; Haritanın, İmar Planının ve İmar Planı Uygulamasının doğru yapılmasının hiçbir anlamı olmayacaktır.

SUBASMAN KODUNDA KEYFİ UYGULAMALAR VAR

adana_eylul1Su basman kotunun özellikle eğimli arazide keyfi belirlenmesi sonucunda “kottan kat kazanma” durumu ortaya çıkmaktadır ki Adana’da bunun örnekleri çoktur.

Esasen çözümü istemek gerekir. Çözüm isteniyor mu? İstenmiyor mu? Sorun buradır. Çözüm, isteniyorsa sorunlar basit uygulamalar ile çözülebilir. Yıllardan beri Adana Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası olarak, “Subasman” kotunun yapılacak yol Projelerinin “Kırmızı Kotu” üzerinden belirlenmesi gerektiğini söylemekteyiz. Uygulama bu yöntemle ve şeffaf olarak yapılırsa; örneğin, günümüzde yaşadığımız sel baskını binalara, yollara zarar veremeyecektir. Binaların yüksekliklerinde eşitsizlik olmayacaktır. Binalar yapılması gereken yerden farklı yerde, kayık, dönük, biçimde yapılmayacaktır.

SUBASMAN KODU DOĞRU BELİRLENMELİ

Yakın zamanda yaşadığımız sel baskının kentimize oldukça büyük zarar vermesinin en büyük nedeni, yolların imar planı aşamasında projelendirilmemesi ve subasman kotunun doğru belirlenememesinden kaynaklanmaktadır. Daha kolay bir şekilde anlaşılması için “Subasmana” “eşik” dersek; eşiğin yol seviyesinin altında kalmasından dolayı zemin ve altında yaşayanlar çokça zarar görmektedir.

Uzun yıllara dayalı bu yanlışlıkların eksikliklerin çözümü için başta Büyükşehir Belediyemiz olmak üzere Yerel Yönetimlerimizin kentin önceliklerini doğru belirlemeleri ve İmar Planlarını Altyapı Projelerini ve mevcut şebekeleri tekrar gözden geçirmeleri gerekmektedir.

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°