ADANA’DA 23 GENÇ AVUKATTAN MESLEĞE İLK ADIM
Manşet Haber 23.09.2021 18:34:34 0

ADANA’DA 23 GENÇ AVUKATTAN MESLEĞE İLK ADIM

ADANA’DA 23 GENÇ AVUKATTAN MESLEĞE İLK ADIM

Adana Barosunda staj dönemlerini başarıyla tamamlayan 23 genç avukata, ruhsatları törenle verildi. Baro Başkanı Av. Semih Gökayaz, “Yaptığımız çalışmalarla mesleki dayanışma ruhunu güçlendiriyoruz” dedi.
Baro Başkanı Av. Gökayaz, ruhsat alan genç meslektaşlarını, ailelerini ve büro avukatlarını kutladı.
Av. Semih Gökayaz, “Her geçen gün mesleğimize katılan genç meslektaşlarımızla sayımız artıyor. Bugün Türkiye genelinde 140 bin avukat sayısına ulaştık. Avukatlık zor ama onurlu meslektir. Bilgi birikimi ve devamlı kendimizi güncellememizi gerektiren bir meslektir. Bu nedenle staj döneminin eğitim planlamasını çok titiz bir şekilde yapıyoruz. 24 Eylül 2021 Cuma günü yapılacak açılış töreniyle stajyer avukatlarımız yeni staj dönemine başlayacaklar.” dedi.
UYUM BÜROSU HİZMETE GİRİYOR
Genç avukatların mesleğe ve meslek kuruluşu olan Baroya aidiyet duygusunun arttırılması için yoğun çaba harcadıklarını kaydeden Av. Gökayaz şöyle devam etti: “Meslektaşlarımız arasındaki dayanışmanın güçlendirilmesi, meslektaşlar arasındaki sosyal ilişkilerin geliştirilmesi ile sosyal ve kültürel faaliyetlerle birliktelik ve dayanışmanın gelecekte de devamlı olmasını sağlamak istiyoruz. Bu hafta içerisinde Baromuzun 15 yıllık rüyası olan Uyum Büromuzda mesleki faaliyete başlayacak olmanın heyecanını yaşıyoruz. 0-3 yaş kıdeme sahip genç meslektaşlarım uyum bürosunda gelişip mesleğe güvenle başlamalarında bizim de bir nebze katkımız olursa ne mutlu bizlere.”
CÜBBELERİ AVUKATLAR GİYDİRDİ

Adana Barosunun ruhsatname töreninde Mevlüt Muhammed Karabacak, Oğuzcan Özdemir, Taner Çolak, Onur Asker, Yusuf Tevfik Donma, Büşra Aykaç, Nilay Özşeker, Berke Akar, Hilmi Önal, Merve Mutluer, İrem Sultan Burgu, Dilan Kor, Mücahit Beyaz, Arif Çetin Erkan, Dilara Yücel, Esra Uçar, Bersun Saba İşisağ, Mustafa Soylu, Onur Gença, Mehmet Onur Altunay, Semih Duru, İsmail Hekimoğlu ve Tugay Yalçın yemin ederek cübbelerini giydi. Genç avukatların cübbelerini Av. Turgay Mumcuoğlu, Av. İsmail Korkmaz, Av.İlayda Lara Sapmaz, Av. Kerem Aydın, Av. Nazan Akça Subaşı, Av. Salih Aydın, Av. Yasemin Dora Şeker, Av. Tayfuk Köse, Av. Sernur Sayar Doğan, Av. İbrahim Kardaş, Av. Hasan Berzan Toprak, Av. Emine Aslı Püsküllüoğlu, Av. Yekta Güngör Ünal, Av. İbrahim Kurt, Av. Ahmet Alev, Av. Ertuğrul Kıvanç Koç, Av. Şehmus Açıkgöz, Av. Funda Buyruk, Av. Sakine Alev, Av. Hakan İlbeyi, Av. Haldun Hulki Gürcan, Av. Kemal Derin, Av. Fatih Ünsal, Av. Erdinç İpek, Av. Eda Müjgan Atmış, Av. Adil Paşa ve Av. Kemal Koyuncu, Av. Oya Koyuncu, Av. Teyfik Can Yeşil, Av. Onur Soylu, Av. Elif Akıncı Soylu ve Av. Kübra Dardan giydirdi.
Törende Baro Başkan Yardımcısı Av. MiyesserErsalanÖnenli, Genel Sekreter Av.İlker Mengü, Sayman Av. V. Mert Kuşdemir, Yönetim Kurulu üyeleri Av. Nevzat Elçi ve Av. Gül Yalçın da hazır bulundu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°