“ADANA’DA 30 BİNE YAKIN ŞİRKET KAPANDI”
Manşet Haber 24.11.2020 11:07:51 0

“ADANA’DA 30 BİNE YAKIN ŞİRKET KAPANDI”

“ADANA’DA 30 BİNE YAKIN ŞİRKET KAPANDI”


Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, pandemi sürecinde milyonlarca insanın işsiz kaldığını, yılın ilk 9 ayında kapanan 10 bin 453 şirketin Türkiye için olumsuz bir rekor olduğunu kaydetti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan Bütçe Komisyonu’nda Ticaret Bakanlığı 2021 yılı bütçesi görüşülürken söz alan Dr. Şevkin, 2019 yılında 9 bin 385 şirketin kapanmasına karşılık 2020 yılının ilk 9 ayında 10 bin 453 şirketin kapısına kilit vurduğuna işaret etti.
2015 yılından bu yana kapanan şirket sayısında artış yaşandığını belirten Dr. Şevkin, Adana'da son 10 yıl içerisinde 30 bine yakın esnafın kepenk kapattığını vurguladı ve Bakan Ruhsar Pekcan’a dönerek, “Esnaf Adana'da da kan ağlıyor. Abartı olmasın diyorsunuz ama pandemi sürecinde esnaf ve sanatkar artık evine ekmek götüremez hâle gelmiştir. Turizm sektörü yüzde 80 daralmış, konaklama başta olmak üzere, turizme destek sağlayan seyahat acenteleri ile diğer sektörler de tüm çağrılarımıza rağmen Kredi Garanti Fonu'ndan gerekli finansal desteği alamamıştır” dedi.
“2 MİLYON ESNAF NE YAPACAĞINI BİLMİYOR”
Mart ayından bu yana 2 milyon esnaf ve tüm iş kollarının süreçten olumsuz etkilendiğini, bazı mesleklerin bitme noktasına geldiğini söyleyen Dr. Şevkin, “Faaliyetleri durdurulan kahvehane, kıraathane, ayakkabıcı, berber, internet kafe işletmecileri başta olmak üzere, işine ara veren servis araçları, okul kantinleri ve hizmetleri, yalnızca paket servisiyle sınırlandırılan restoran, lokanta, pastane, kafe gibi işletmelere nakdî destek gerçekleştirilmelidir. Kısıtlamalar nedeniyle çalışamayan esnafa, kira, elektrik, su, doğal gaz faturasını ödeyebilmesi için aylık nakdî yardım yapılmasının zamanı geldi” diye konuştu.
Konuşmasında İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunlarının yakarışlarına da dikkat çeken Dr. Şevkin, İİBF mezunlarının gümrük memurluğu için yıllardan bu yana kadro beklediğini söyledi.
Bakan Ruhsar Pekcan’ın kadın kooperatiflerine ayrıldığını açıkladığı 13,6 milyon liralık hibe desteğinin yetersiz olduğunu kaydeden Dr. Şevkin, “Bir kadın Bakan olarak kadınlara daha fazla destek olmanızı ve kadın girişimcileri daha çok teşvik etmenizi beklerdim” dedi.
“REKABET KURULU HUKUKA AYKIRI YETKİYLE DONATILDI”
Ticaret Bakanlığı’na bağlı Rekabet Kurulunun hukuka aykırı yeni yetkilerle donatıldığına dikkat çeken Dr. Şevkin, 2 Haziran 2020’de gerçekleşen kanun değişikliğiyle, Rekabet Kurulu’nun yerinde inceleme yaparken şirketlerin her türlü dijital verisini kopyalayabileceğini, firmaların, yapısal tedbir kapsamında ortaklık paylarının devrine yargı kararı olmaksızın karar verebileceğine dikkat çekti ve “CHP olarak piyasaların güven duyması için hukukun ve özerk kurulların bağımsızlığının sağlanması ve ‘Ekonomik ve Sosyal Konsey’in toplanması gerektiğini buradan bir kere daha ifade etmek istiyoruz” diye konuştu.
VATANDAŞ İCRALIK! BAKANLIK HESABINDA ATIL PARA VAR!
KOBİ'lerin toplam borcunun 857 milyar lirayı aştığını, vatandaşın bankalara 826 milyar lira borçları olduğunu vurgulayan Dr. Şevkin, “İcra dairelerindeki dosya sayısı 23 milyona ulaştı. Dolayısıyla, gerçekten büyük sıkıntılar var. 2019 yılı Sayıştay Denetim Raporu incelendiğinde Bakanlık hesabındaki 9,4 milyon liranın atıl biçimde beklediği görülüyor. Teminat hesaplarında 'gelir' yazılması gereken 3,743 milyon lira ve 1,393 milyon dolar yine atıl bekliyor. Bakanlık adına ayrılan kantar payı gelirlerinin özel bir şirket hesabında tutulması ve harcamaların Kamu İhale Kanunu hükümlerine uyulmadan yapılmasına dair rapor konusunda da sizden görüş almak istiyoruz” dedi.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİ DE SIRALADI
Hukukta ve ekonomide reformun konuşulduğu bu günlerde işe düzenleyici ve denetleyici kurullardan başlanması gerektiğine işaret eden Dr. Şevkin, çözüm önerilerini de şu sözlerle sıraladı:
“Rekabet Kurulu bağımsız olmalıdır. Yasalarda kısmî değişiklikler yapmak ve Cumhurbaşkanına, bakana daha çok yetki vermek yerine kurumların güvenilirliğini yeniden sağlayacak, siyasi gölgeden uzak, yeni, çağdaş normlara uygun bir Rekabet Yasası ve Kamu İhale Yasası yazılmalı. Ayrıca yargı reformunu da kapsayacak biçimde, ihtisaslaşmış rekabet mahkemeleri kurulmalıdır. Salgına karşı alınan önlemlerden olumsuz etkilenen ve kamuda kiracı olan esnafımızdan bir yıl süreyle kira alınmamalıdır. Devlete bağlı okul kantinleri Mart 2020'den bu yana faaliyette bulunamamaktadır. Devlet okulu kantinlerinin işletmecilerinden bir yıl boyunca kira alınmamalıdır. Esnaf Bakanlığı kurulmalıdır. Sosyal güvenlik primleri, iş yerlerinin kapalı olduğu dönemde Hazine tarafından karşılanmalı. Haksız, insafsız ceza yazılmamalı. Devlet, esnafa olan borçlarını ödemeli. Küçük esnafımızın yanında çalışanların kısa çalışma ödeneği sorunları giderilmeli. İcra işlemleri durdurulmalı. Küçük esnafımızın borçları faizsiz ertelenmeli, kira desteği verilmelidir. Servis işletmecilerinin teminat mektupları iptal edilmeli. 6 milyon sokak esnafımız kayıt içine alınmalıdır.”



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°