“ADANA’DA 367 ADET İŞYERİ DEPREM HASARI NEDENİYLE KAPALI”
Manşet Haber 22.03.2023 10:46:05 0

 “ADANA’DA 367 ADET İŞYERİ DEPREM HASARI NEDENİYLE KAPALI”

 “ADANA’DA 367 ADET İŞYERİ DEPREM HASARI NEDENİYLE KAPALI”






Adana Ticaret Odası Başkanı Yücel Bayram, depremde en büyük kaybın yitirilen canlar olduğunu, onların telafisinin mümkün olmadığını belirterek, “Adana, depremden bir Hatay, bir Maraş ya da bir Adıyaman kadar hasar görmedi ancak, yüzyılın afetinden kentimizin ticareti de son derece olumsuz etkilendi” dedi.





Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci’nin de katıldığı İş Dünyası İstiare Toplantısı’nda konuşan ATO Başkanı Bayram,  depremde Adana’da şu ana kadar 824 ağır hasarlı, 1.920 orta hasarlı bina tesbit edildiğini, tespitlerin tamamlandığında 3500 bina ile ilgili yıkım kararı beklendiğini, lmış binalarda şu ana kadar belirledikleri  367 işyeri bulunduğunu söyledi. Bayram,  şöyle konuştu:





“Hasarlı bina ve işyerlerinin ağırlıklı olarak Süleyman Demirel Bulvarı, Turgut Özal Bulvarı, Kurttepe ve Alparslan Türkeş Bulvarı üzerinde. Depremden bu yana veri topluyoruz. Çok büyük bir afet yaşadık. Devletimiz, sivil toplum örgütleri hep birlikte elini taşın altına koymak için mücadele ediyor. Fakat depremin Adana’da ticari bilançosu oldukça yüksek. Zira, yine şu ana kadar bize ulaşan rakamlara göre, Adana firmalarının deprem bölgesinden 2 milyar TL’yi aşkın alacağı mevcut”





“OHAL KAPSAMINDAKİ TÜM İLLER EŞİT TUTULMALI”





Adana’da Kahramanmaraş’ta, Hatay’da, Adıyaman’da, Malatya’da olduğu gibi büyük yıkımların olmadığını ancak kentin ticari olarak ciddi bir darbe aldığını vurgulayan ATO Başkanı Yücel Bayram şunları söyledi:





“Ticaret birbirine bağlı bir döngüdür. Adana bölgede ticaretin önemli bir ayağı ve OHAL kapsamına alınan 11 ilden de biri. Ancak uygulamalarda görüyoruz ki Adana ve bazı iller farklı değerlendiriliyor. En basit örneğiyle kısa çalışma ödeneği programı ve banka kredi faizleri ve bankaların uygulamaları. Talebimiz, OHAL’de olduğumuz sürece 11 ilin eşit tutulması. 11 ile ne uygulanıyorsa Adana’ya da onun uygulanması.”





Deprem bölgesinden alacakların doğal olarak tahsil edilemediğini ifade eden ATO Başkanı Yücel Bayram, bu konuyu bakanlığa sundukları raporda da belirttiklerini ifade ederek, şunları söyledi: “Büyük ölçekli firmalarımız arasında 50, 80, 100 milyon TL’yi bulan alacağı olan firmalarımız var. Herkesin bildiği gibi ticaret şöyle işliyor; satıyorsunuz, çeki alıyorsunuz karşılığında siz de tedarikçinize ödeme yapıyorsunuz. Şimdi bu çeklerin tahsil edilme şansı yok. Ama firmalarımız karşı tarafa ödemek zorunda. Çoğu firmamız; ‘Alacağımızı ne yapacağız?’ diye sormayı bile doğru ve etik bulmuyor. Ama bu da yaşanan büyük bir sorun. Onun için Sayın Bakanımızdan talebimizi bir Adanalı olarak, hocamız olarak, abimiz olarak destek bekliyoruz. Bu bölgelerden resmî alacağı olanlara o bölgelerde firmalarımıza özellikle KGF gibi ya da farklı bir kredi gibi destek sağlanmalı. Bu konularda yardımınıza ihtiyacımız var.”





“MÜSTAKİL YAPILARDA VE SANAYİDE DURAN İNŞAAT İŞLERİ BÜYÜK SORUN YARATIYOR”





ATO’nun en büyük gruplarından olan ‘inşaat gruplarının’ depremin durdurulan çalışmaları nedeniyle büyük sorunlar yaşadığını da aktaran Başkan Bayram, müstakil yapılarda ve sanayide inşaatlara devam edilebilmesi talebinde de bulundu.





Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci ise yaptığı konuşmada son yıllarda yaşanan olağanüstülüklere ve ‘asrın felaketi’ olarak nitelendirilen Kahramanmaraş ve Hatay/Defne depremlerinin verdiği zararlara dikkati çekti.





Depremlerin Türkiye ekonomisine, 103 milyar dolar yani 2 trilyon Türk Lirası maliyeti olduğunu kaydeden Bakan Kirişci, “Herkes bu rakamın büyüklüğünü öncellikle bilmeli. Bu 2 trilyon 2023 yılı bizim milli gelir hedefimizin yüzde dokuzuna tekabül ediyor, bunu herkesin bilmesi lazım. Yaralarımızı hızla sarmaya devam ediyoruz. Deprem felaketinin üzerinden 40 gün bile geçmemişken sel felaketi yaşadık. Tabii ki gidenleri geri getiremiyoruz, getiremeyiz. Ama yaraları sarmak, kısmen de olsa depremzedelerin günlük hayatlarını hızlıca dönmelerini sağlamak adına da ilk andan itibaren büyük bir çaba, büyük bir gayret sergilendi, sergileniyor.” dedi.





Toplantıda ATO üyelerinin taleplerini de dinleyen Bakan Kirişci, 11 ilden gelen tüm talepleri not aldık ve makuliyet ölçüsünde değerlendirip takipçisi olacağını dile getirdi.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°