Adana’da AB Kültür Günleri
Manşet Haber 7.10.2012 17:42:59 0

Adana’da AB Kültür Günleri

Adana’da AB Kültür Günleri

Adana(Ulus)--Türkiye ile Avrupa Birliği arasında kültürel işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla Avrupa Birliği Uluslararası Kültür Merkezleri tarafından Adana’da düzenlenen “Kültür Günleri” etkinlikleri Adana Sanayi Odası’nda “Dünyanın Susuzluğu” adlı filmin gösterimi ile başladı.

Adana Alliance Française Kültür Derneği tarafından gerçekleştirilen etkinliklerin açılışında konuşan Adana Sanayi Odası (ADASO) Başkanı Sadi Sürenkök, toplumların birbirini anlaması ve yakınlaşması noktasında kültür ve sanat etkinliklerinin önemine inandıklarını, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine katkı sağlamayı amaçlayan etkinliğe ev sahipliği yapmaktan mutlu olduklarını söyledi.
ADASO Başkanı Sadi Sürenkök, Türkiye’nin Avrupa Birliği serüveninin 1960’lı yıllarda başladığını hatırlatarak, AB’ye katılım konusunda Türk halkının artık beklemekten yorulduğunu ve heyecanın sönmeye devam ettiğini belirtti. Sürenkök, “Avrupa bizi diğer konularda kapıda beklettiği sürece kültür ve sanat etkinliklerinin çok fazla ileriye gitmesini beklemek hayalden öte gitmeyecektir. Bunlar dikkate alınarak, ön yargıları da kırıp, insanları doğduğu yere göre değil insan olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır” dedi.

Adana Alliance Française Kültür Derneği Başkanı Aydın Önen, Avrupa Birliği Kültür Günleri’nin Adana’dan başlatılmasını, kültürel alanda önemli bir etkinlik olarak gördüklerini ve destek verdiklerini vurguladı. Önen, “Adana’nın kültür hayatında önemli ve derin iz bırakacak kültür hareketinin bir halkasını oluşturmanın sevincini yaşıyoruz. Önümüzdeki süreçte işbirliğimiz ve etkinliklerimiz devam edecek” diye konuştu.

AB Uluslararası Kültür Merkezleri (EUNIC) Başkanı ve Türkiye Alliance Française Kültür Derneği Müdürü Anne Elisabeth Gautier ise, Kültür Günleri ile ülkelerarası diyalogun ve kültürün aktarımının gerçekleştirilmesi ve üçüncü ülkelerle iletişimin sağlanmasının amaçlandığını bildirdi.
Türkiye Ofisi’nin bu yılın Ocak ayında kurulduğunu ve çok kısa sürede etkinliklerin düzenlendiğini vurgulayan Gautier, “Türkiye’de ilk defa 6 ilde aynı anda düzenlediğimizi kültürel etkinliklerin diğer tüm illerde de düzenlenmesini hedefliyoruz. Çok farklı dillerde sinema, tiyatro ve diğer aktiviteleri etkinliklere dahil ederek Avrupa kavramının daha iyi tanınmasına fırsat yaratılacağına inanıyorum” dedi.

Etkinliğin ilk gününde, Yönetmenliğini Yann Arthus Bertrand’ın yaptığı 2009 yılı yapımı “Dünyanın Susuzluğu” adlı filmin gösterimi gerçekleştirildi. Adana Sanayi Odası’nın yanı sıra Çukurova Üniversitesi ve Adana Devlet Tiyatrosu’nda da yapılacak etkinlikler 18 Ekim’e kadar devam edecek.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°