Adana’da AKP-MHP
Manşet Haber 8.10.2015 11:34:29 0

Adana’da AKP-MHP'nin Söz Düellosu

Adana’da AKP-MHP'nin Söz Düellosu

Adana’da MHP ile iktidar partisi AKP’nin karşılıklı suçlamalarına sahne oluyor. MHP’li 150 kadar kişinin AKP’ye geçerek rozet takmasıyla başlayan tartışma sürüyor.

AK Parti Adana İl Başkanı Fikret Yeni, MHP İl Başkanı Yusuf Baş’ın AK Parti Tanıtım Medya’dan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik hakkındaki söylemlerinin haddini aşan ifadeler olduğunu söyledi.

MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de koalisyon görüşmelerinde her şeye ‘hayır’ derken bugün kapıları tekrar açmak istemesini de Başkan Fikret Yeni, “7 Haziran’da kapattığı tüm kapıları bugün açmak istemesinin sebebi AK Parti’nin tek başına iktidarını görmüş olmasıdır” dedi.

AKP İl Başkanı Fikret Yeni yazılı açıklamasında, MHP İl Başkanı Yusuf Baş’a Kurban Bayramı ziyaretindeki ‘Verdiği siyasi üslup’ sözünü hatırlattı. MHP’li başkanın söyleminin haddi aşan ifadeler olduğunu belirten Başkan Fikret Yeni, “Aslında çok şaşırmamak gerekir bu üsluba. Bu tarz ifadeleri kimden öğrendiği belli. Hocası belli, çok uzağa gitmeye gerek yok. Demokratik inisiyatifi ve iradeyi reddeden genel başkanlarının hayırcı tutumunu, parti içindeki çıkarlarını korunmasına dayandırdığını tüm Türkiye gördü” dedi.

‘OYUN KURUCU MİLLETMİZDİR’

Türkiye'de 2002 öncesine kadar demokrasinin, halkın sadece figüran olarak yer aldığı bir oyun olarak sürdürülürken, bugün oyun kurucuların millet olduğunu hatırlatan Başkan Fikret Yeni şöyle konuştu:

“Sayın Bahçeli’nin 7 Haziran akşamından itibaren ‘hayır’ dan başka bir cümle kurmaması, koltuk çıkarlarının dışında hiçbir gerekçesi olamaz. Buna ek olarak belli ki Sayın Bahçeli’nin gizli gündemi var ve birileriyle kapalı kapılar arkasında yaptıkları pazarlığın gereği olarak, koalisyon görüşmelerine ‘hayır’la savaş açtı.

Hayırcı genel başkanınızın 7 Haziran’da kapattığı tüm kapıları bugün açmak istemesi ve bu kadar müşkülat çekmesinin sebebi, gizli gerekçelerini açıklayamaması ve AK Parti’nin tek başına iktidarını görmüş olmasındandır.

Sayın Bahçeli’nin koalisyon taleplerine, bütünüyle içine kapanarak ve zırhlarını kuşanarak direnme yolunu seçtiğini tüm Türkiye izledi. Türkiye’nin son 30 yılına damgasını vuran PKK’nın terör statükosunu sürdürmek istemesine sebep oldu. Kendi tabanını, bu yüksek statüko direnci ile kilitlemeye çalıştı ancak beklediğinin tam tersi oldu. MHP'nin içindeki sağduyu sahibi kardeşlerimiz Sayın Bahçeli’nin arkasında ve bulunduğu yerde çakılı kalmak yerine, değişim kervanına katılmayı tercih etti.”

‘TARİHİN TOZLU RAFLARINDA YER BULUR’

Ülkenin gelişmesine direnenler için tarihin tozlu raflarında her zaman yer bulunduğunu da hatırlatan Başkan Fikret Yeni, “Şunu siz de çok iyi biliyorsunuz ki, MHP’liler samimi bir gayret ile partilerini ve partilerinin politikasını savunuyorlar. Ama hiçbiri, ‘hayır’ın sonuçlarını savunmuyor. Sandıktan çıkan sonuca karşı koalisyon görüşmelerinde Sayın Bahçeli’nin ‘hayır’ da direnmesine ve hükümetin kurulamadığı bir Türkiye'ye razı olmadılar.

Sayın Bahçeli'nin yürüttüğü ‘hayır’ın yanlışlığını, MHP liderinin ülkücülerle giriştiği yaralayıcı ve kırıcı polemik tek başına gösteriyor. Parti’nin kurucusu rahmetli Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Bey’i ihraç etmesi bunun en önemli göstergesi. İnançlarından dolayı çile çeken, her türlü eziyete maruz kalan ve hepsine rağmen bu ülkeyi, milleti ve devleti deliler gibi sevmeye ve yüceltmeye devam etmesini Sayın Bahçeli’nin engellemeye gücünün yetmeyeceğini MHP’nin il başkanının da bilmesini isterim” şeklinde konuştu

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°