Adana’da Araçlara Kelepçe Uygulaması
Manşet Haber 17.02.2014 13:55:36 0

Adana’da Araçlara Kelepçe Uygulaması

Adana’da Araçlara Kelepçe Uygulaması

intell_parkCumhuriyet Halk Partisi Adana Milletvekili, TBMM Sanayi, Ticaret ve Enerji Komisyonu Üyesi Ümit Özgümüş, Adana’da ana cadde ve bulvarlardaki parkomatları işleten İntelli firmasının başlattığı ceza uygulaması hakkında İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya bir soru önergesi verdi.

Parkomat görevlilerinin 20 TL ve üzeri borcu olduğunu iddia ettiği araç sahiplerinin araçlarının tekerlerine kelepçe takılarak alıkoyulduğunu ve Adana halkının bu uygulamaya oldukça tepki gösterdiğini söyleyen Özgümüş, İçişleri Bakanı’na şu soruları yöneltti:

1-İntelli firmasının vatandaşa uyguladığı söz konusu ceza hangi hukuki dayanağa göre uygulanmaktadır?

2-Parkomat görevlisinin direk icra yoluna gitmeden araç bağlaması yasal olarak mümkün müdür?

3-Adana Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Yeni Adana İmar İnşaat Şirketi tarafından gerçekleştirilen ihaleyi alarak parkomat işini yapan İntelli firmasının bu ceza uygulaması, Adana Büyükşehir Belediyesi’nin bilgisi dahilinde midir?

4-Sözkonusu ceza uygulamasından Bakanlığınızın bilgisi var mıdır?

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°