Adana
Manşet Haber 11.08.2013 14:49:01 0

Adana'da Asfalt tatili yok

Adana'da Asfalt tatili yok

asfalt_tatilyokBüyükşehir Belediyesi tüm birimleriyle Ramazan Bayramı’nda da boş durmadı ve Adanalıya hizmet vermeyi sürdürdü.

Büyükşehir’e bağlı birçok birim gibi Fen İşleri Daire Başkanlığı’na bağlı Yol Müdürlüğü ekipleri de çalışmalarına ara vermeden devam etti. Yol Müdürlüğü ekipleri Yol Müdürü Faruk Demir nezaretinde Güney Adana’nın önemli mahallelerinden Hadırlı’daki Hasan Balıkçı Bulvarı’nı asfaltladı.

Bayram haftasonu demeden çalışmalarını 40 derece sıcakta fedakarca sürdüren Yol Müdürlüğü ekiplerine teşekkür eden Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, “Amacımız Adana’nın her köşesine eşit hizmet götürmek. Hizmet verirken de tatil ya da bayram dinlemiyor her gün gece gündüz hizmet üretiyoruz. Personelimiz özveriyle elinden gelen hizmetin en iyisini veriyor. Hepsine teşekkür ediyorum. Güney Adana elbette daha fazla hizmet görmesi gereken bölgelerimizden biri. Diğer bölgelerle arasındaki farkın kapanması için buralara biraz daha ilgi göstermemiz gerekiyor. Yol Müdürlüğünden arkadaşlarımız Hasan Balıkçı Bulvarı’nda çalışmalarını sürdürüyor. Çalışma tamamlandığında bulvar çok güzel bir görünüme kavuşacak” dedi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°