CHP
Manşet Haber 27.11.2021 23:13:33 0

CHP'Lİ BARUT:ADANA'DA BESİCİ İSYANDA

CHP'Lİ BARUT:ADANA'DA BESİCİ İSYANDA






Geçen yıl torbası 50 lira olan yemin fiyatı 200 lirayı aşınca besiciler ineklerini kesime göndermeye başladı. Et ve süt fiyatlarının yetersizliğinden yakınırken yem ve saman maliyetlerindeki fahiş artışa tepki gösteren besicilerle buluşan CHP Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, 'Besicilerimizi yüksek üretim maliyetleriyle çıkmaza soktular. Besiciyi yeme kurban ettiler' dedi. Geçen yıl torbası 50 lira olan yem fiyatının şimdi 200 lirayı aştığını belirten besici Ramazan Kartal ise yem maliyetindeki artış nedeniyle ineklerini kesime göndermek zorunda kaldıklarını söyledi.
CHP Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, Adana'nın Karataş İlçesi'ne bağlı Oymaklı köyünde üretici köylülerle buluştu, sorunlarını dinleyip dertleşti. Köyde ailesiyle birlikte besicilik yapan Ramazan Kartal ile bir araya gelen Ayhan Barut, ağıl ve ahırdaki ineklerin ve tosunların yüksek yem fiyatları nedeniyle yeterince beslenemediğine tanıklık etti. Yaşanan vahim duruma tepki gösteren Ayhan Barut, bu zor günlerin aşılması için iktidarı göreve çağırdı.
'HAYVANLAR KESİME GİDİYOR'
Daha önce 350 büyükbaş hayvanının bulunduğunu anlatan besici Ramazan Kartal, 'Şimdi hayvan sayımız 150'ye düştü. Yem ve saman fiyatları çok yüksek, torbası 200 lira. Geçen sene 85 liraya alıyorduk. Yem ve saman alamadığımız için hayvanlarımızı kasaba kesime götürüyoruz. Sütü 2.60 liraya satıyoruz. Zararına çalışıyoruz. Bu hayvancılığı bu şekilde giderse bırakmak zorunda kalacağız. Fiyatı yüzde 120 arttı, yem alamıyoruz, 10 aylık hayvanımızı kestirmek zorunda kalıyoruz. Devletten destek bekliyoruz. Yem fiyatlarının düşmesini istiyoruz. Yem bu kadar pahalıyken niye bizim hayvanımız para etmiyor?' diye konuştu.
Kime dokunsa bin ah işittiklerini belirten CHP Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, şunları kaydetti:
'İnsanlarımız nasıl feryat etmesin ki? Geçen yıl üreticimiz yemin torbasını 90 liraya alıyordu, bugün 200 liraya alıyor. Sütünü 2.60 liraya sütünü satan üretici artık üretim yapamaz hale geldi. Bir litre süt 900 gram yem alır hale geldi. Süt/yem paritesi üretici aleyhine bozuldu. Üretimin sürmesi için 1 litre sütle 1.5 kilogram yem alması gerekiyor. Bir litre sütün fiyatı 4.95 lira olmalı ki üretim sürsün, çiftçinin faaliyeti sürsün. Ama bu yok, üreticilerimiz her gün hayvan sayısını eksiltmek zorunda. Hayvanlar kesime gidiyor. Ekonomide, tarımda, esnafta yangın var. Yarım litre su bile süt fiyatından pahalı. Bu kabul edilemez. Üreticilere destek verin, tüketiciyi koruyun. Görevinizi yapın!'



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°