Adana’da Cerkeslerin Yılsonu Gösterisi
Manşet Haber 9.06.2015 10:19:40 0

Adana’da Cerkeslerin Yılsonu Gösterisi

Adana’da Cerkeslerin Yılsonu Gösterisi

adana_cerkes_gecesi_ (5)Adana Çerkes Kültür Derneği Yıl sonu Gösteri Doğal Park Amfi Tiyatroda gerçekleştirldi.

Çukurova Belediyesi Amfi Tiyatroda Selçk Gümüşsoy ve Rana Taştan'ın sunuculuğunu üstlendiği gecede konuşan Dernek Başkanı İsmail Güneş, çalışmaları hakkında bilgi verdi. Cerkes gecesinde minikler ekibi sahne aldı. Sozraş, Nelkut ekiplerinin gösterileri ile konuklar güzel bir gece yaşadı. İskenderun Kafkas Kültür Derneği Emef Müzik Grubu izleyenlerden büyük beğeni kazandı. Gece'de bir ilk daha yaşandı. Yeni seçilen yönetim kurulu üyeleri ve eski yönetim kurulu üyeleri sahneye birlikte çıktılar. Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Güneş bu uygulamanın geleneksel hale gelmesini 48 yıllık dernek geçmişi olan Adana Çerkes Derneğinin kurumsallaşma yolunda iyi örnekleri sergilemek istediğini söyledi.adana_cerkes_gecesi_ (6)

Gecede Kaffed adına Ertan Koyuncu Eski dernek Başkanı İsa Elagöz'e plaketini Reyhanlı Dernek Başkanı Uğur Pihava ile beraber sundu. Geceye emek verenlere teşekkürler edildi. Sozraş ve Nelkut Ekibi öğrencileri hocaları Erkan Kazar'a Nalçik'ten getirilen Çerkes Kamasını hediye ettiler.

adana_cerkes_gecesi_ (4) adana_cerkes_gecesi_ (3) adana_cerkes_gecesi_ (1)

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°