ADANA’DA DEPREMİN BİLANÇOSU: 23 BİNAYA KONTROLLÜ YIKIM
GÜNCEL 27.05.2023 15:53:06 0

ADANA’DA DEPREMİN BİLANÇOSU: 23 BİNAYA KONTROLLÜ YIKIM

ADANA’DA DEPREMİN BİLANÇOSU: 23 BİNAYA KONTROLLÜ YIKIM






Vali Dr. Süleyman Elban, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremin Adana’daki bilançocunu açıkladı. 





Çukurova ilçesinde AFAD koordinesinde kurulan Şambayadı Geçici Barınma Merkezi’ni ziyaret eden Vali Dr. Süleyman Elban, 6 Şubat 2023’te meydana gelen ve Adana’da da can ve mal kaybına sebep olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremlerde evini kaybeden depremzede vatandaşlarımızın barınması için yapılan geçici barınma merkezinde incelemelerde bulundu.









İncelemenin ardından basın mensuplarına açıklamada bulunan Vali Elban; depremlerde Adana'da 418 vatandaşın hayatını kaybettiğini anımsatıp, depremde kentte 13 binanın yıkıldığını, daha sonra da riskli olduğu belirlenen 23 binanın kontrollü yıkımının yapıldığını aktardı.





Vali Elban, il genelinde yaklaşık 10 bin binanın hasarlı olduğunun tespit edildiğini belirterek 'Bağımsız bölüm sayısının 60 bini geçmesini bekliyoruz. Dolayısıyla bu süreçte vatandaşlarımız mağdur olmasın diye gerek çadır, gerek yurtlarımız, gerekse diğer şekilde kendilerinin barınmasıyla ilgili çalışmaları yürüttük. Ağırlıklı olarak hasar görmeyen spor salonlarımızda, fuar merkezlerimizde, gençlik merkezlerimizde, düğün salonlarımızda kendilerini barındırdık. En nihayetinde şu anda iki noktaya toplanmış oldu. Birisi Kredi Yurtlar Kurumumuzda barındırıyoruz depremzedelerimizi, diğeri ise konteyner kentlerimiz.' dedi.





Adana'da iki konteyner kent çalışması olduğunu anlatarak, sözlerini 'Biri Şambayadı Mahallesi'ndeki konteyner kentimiz. Burası kamu hariç, 514 konteynerde aile barınacak şekilde tamamlandı. Altyapıları bitti, geçen haftadan itibaren de aile kabullerine başladık. Şu an yerleşen sayısı 122'ye ulaştı. Her geçen gün yeni hak sahipleri geliyor ve onları burada barındırmaya devam ediyoruz. Eğer burası beklediğimiz gibi gider ve dolarsa talep ve hak sahipliğiyle şartlar oluşursa Buruk Mahallesi'nde de 3 ayrı noktada yer ayarladık. Bir tanesinin altyapısını büyük ölçüde tamamladık. Eğer konteyner kent talebi devam ederse orada da yeni konteyner kent kurabileceğiz. Bu alanlarda da 3 bin konteyner kurabiliriz.'ifadeleriyle sürdüren Vali Elban, yerleştirmede önceliğin binası yıkılmış ya da riskli olup kontrollü yıkılan ve ağır hasarlı binaların sahiplerinin olduğunu anlatıp, bunlar içerisinde de şehit ve gazi aileleri ile engellilerin önceliğinin bulunduğunu kaydetti.









Altyapısı, elektrik ve sokak aydınlatma sistemleri ile küçük bir mahalle gibi yapılandırılan konteyner kentte afetzedelerin yemek, tuvalet, banyo ve çamaşır yıkama gibi tüm ihtiyaçları karşılanıyor. Ortak alanlarda çamaşırhane, sosyal market, mescit ve park gibi bölümlerin de bulunduğu konteyner kentte bazı kamu kurumları da depremzedelere yerinde hizmet sağlıyor.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°