ADANA’DA DOĞUMLARIN 90
GÜNCEL 3.09.2016 14:01:34 0

ADANA’DA DOĞUMLARIN 90'INDAN FAZLASI SEZERYEN

ADANA’DA DOĞUMLARIN 90'INDAN FAZLASI SEZERYEN

Adana(Ulus)--Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Yüreğir İlçesinde yeni bir devlet hastanesi yapılacağını açıkladı. Akdağ, sezaryenle yapılan doğum oranlarının çok yüksek olmasından yakındı, “Türkiye'de özel hastanelerde her 4 doğumun 3'ü sezaryen yapılıyor. Yani yüzde 75'i. Bu oran, Adana'da yüzde 90'ın üstünde.” diye konuştu.

Adana’da 1550 yataklı şehir hastanesini gezen, sağlık kuruluşlarında incelemelerde bulunan Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, il değerlendirme toplantısında önemli tespitlerde bulundu. HiltonSA Oteli’ndeki toplantıda konuşan  Akdağ, Türkiye'de sezaryen oranlarının yüksek olduğuna dikkati çekerek, 'Özellikle bizim önemli bir paydaşımız olan özel hastanelerimizden bir şey istiyoruz. Sezaryen oranlarımız çok yüksek. Türkiye'de özel hastanelerde her 4 doğumun 3'ü sezaryen yapılıyor. Yani yüzde 75'i. Bu oran, Adana'da yüzde 90'ın üstünde. Onun için özel hastanelerimizle görüştük. Bu oranı mutlaka aşağıya düşüreceğiz. Gereksiz sezaryenleri önlemek için hem kadınlarımızı hem çocuklarımızı oldukça hırpalayıcı işlemden, gereksiz yapılanlardan kurtarmak için bir eylem planı hazırlıyoruz' dedi.

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Akdağ, ülke genelinde aile hekimliği kadrolarının artırılacağını belirterek, Adana'da şu anda 3 bin 300 kişiye bir aile hekiminin hizmet verdiğini dile getirip, 'Süreç içerisinde bu sayıyı 3 binin altına çekmek istiyoruz. Hizmetler daha kaliteli bir hale gelebilsin' ifadesini kullandı.

Tüm şehirlerde, özellikle köylerdeki klorlama cihazlarının otomatik olmasını istediklerini anlatan Sağlık Bakanı Prof. Dr. Akdağ, Kahramanmaraş'ın Elbistan İlçesi’nde içme suyundaki 'mikrobiyal kirlenme'yi hatırlatarak, bunun ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını hatırlattı.

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Akdağ, zaman zaman köylerde olmak üzere daha küçük ölçekli böyle salgınlar yaşanabildiğini ifade ederek, 'Aslında AK Parti hükümetleri döneminde köylerin hepsine içme suyu gönderdik, ancak bu içme sularının otomatik cihazlarla klorlanması lazım. Çok büyük para tutan bir şey de değil. Sadece iyi organize edilip bunların satın alınması, hatta bir hizmet satın alınması yapılarak, bakımının da temin edilmesi lazım. Bunu da inşallah yapacağız' diye konuştu.

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Akdağ, Adana'nın Doğankent Mahallesi'nde, Yüreğir İlçesi’ndeki Devlet Hastanesi’nin yapımı tamamlanıncaya kadar semt polikliniği inşa edecekleri söyledi.

Kalp damar cerrahisi alanında hizmet veren Seyhan Uygulama Merkezi’nin ise, Şehir Hastanesi tamamlandıktan sonra bunun ardından gelecek bir hastaneye dönüştürüleceğini aktaran Sağlık Bakanı Prof. Dr. Akdağ, şöyle konuştu:

'Tufanbeyli İlçesi’nde doktor eksikliğini gidereceğiz. Saimbeyli, Tufanbeyli, Feke ve Kozan ilçelerini bir bölge olarak düşünüyoruz. Onun için Kozan Devlet Hastanesi’ni de kuvvetlendiriyoruz. Yeni hastane yaptık. Bunu da en geç 1,5 ay içinde hizmete sokacağız. Kozan, bir bölge olarak hizmet edecek. Tufanbeyli, Saimbeyli ve Feke'den ihtiyacı olan hastalarımız şehre gelmeden Kozan'da hizmet alsın istiyoruz. Aladağ'da ise yeni bir hastane yapmak için ihale süreci başladı. Uzun süreli bakım gerektiren hastalarımız var. Bunlar yoğun bakım gerektirmiyor fakat sürekli bakım gerektiren hastalar var, bir kısmı yaşlı hastalarımız. Karataş'taki bu hastaneyi, hastanelerimizden birine bağlı olarak bu amaçla kullanacağız. Karataş'ı kendi hastane hizmetine devam ettirerek kullanacağız. Arkadaşlarımız bu husustaki gerekli çalışmaları yapacak'

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°