ADANA’DA “HAVAALANIMIZ KAPATILMASIN” EYLEMİ
Manşet Haber 11.06.2022 23:22:23 0

ADANA’DA “HAVAALANIMIZ KAPATILMASIN” EYLEMİ

ADANA’DA “HAVAALANIMIZ KAPATILMASIN” EYLEMİ

Adana Büyükşehir Belediyesi’nin çağrısı ile “ Havaalanimiz kapatılmasın” eylemi gerçekleştirildi.
Adana Havaalanındaki basın açıklamasına CHP’nin yönetimde olduğu Çukurova, Seyhan, Ceyhan belediye başkanları, Adana’daki meslek odası başkanları, Birleşik Taşımacılık Sendikası katıldı. Çok sayıda vatandaş da açıklamaya katılarak havaalanlarına sahip çıktı. Yurttaşlar açıklama sırasında “Havaalanımızı kapattırmayacağız, mücadelemizi sürdüreceğiz” sloganı attı.

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar havaalanındaki eylemde yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Gördüğünüz gibi Adana bu konuda bütün olmuş durumda. Adana TRT’yi, Karayollarını, Devlet Demiryollarını kaybetti. Buradan giden her kurum hem gelir hem istihdam kaybı anlamına gelir. Bugün Adana ve Mersin'in nüfusu mültecilerle birlikte 6 milyon. Biz Mersin’de uluslararası bir havaalanı yapılmasına karşı değiliz. Rize’nin nüfusu 350 bin, Tabzon'un nüfusu 850 bin. Orada iki tane havaalanı oluyor. Memleketin neresinde ne ihtiyaç varsa yapılsın ama 6 milyon nüfuslu iki kente iki havaalanı fazla değil. Havaalanımızı kapatmayın. Bu havaalanı Adanalılar için çok önemli”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°