ADANA’DA KİMLERİN TAYİNİ ÇIKTI?
Manşet Haber 17.08.2022 14:20:14 0

ADANA’DA KİMLERİN TAYİNİ ÇIKTI?

ADANA’DA KİMLERİN TAYİNİ ÇIKTI?

2022 yılı Mülki İdare Amirleri Atama Kararnamesi ile Adana’dan Valisi Yardımcısı Ferhat Burakgazi ile Yüreğir, Kozan, Karataş, Pozantı, Yumurtalık, Feke ve Aladağ Kaymakamlarının tayini çıktı.
Adana’dan tayini çıkan mülki idare amirleri için Nezihe Yalvaç Uygulama Oteli’nde veda yemeği düzenlendi. Programa Vali Dr. Süleyman Elban; vali yardımcıları ve ilçe kaymakamları da katıldı.
Vali Elban yaptığı konuşmada, görev yerleri değişen vali yardımcısı ve kaymakamlara Adana’da yaptıkları başarılı hizmetlerden dolayı teşekkür ederek yeni görevlerinde başarılar diledi.
Atama Kararnamesi ile; Vali Yardımcısı Ferhat Burakgazi, Mersin Valiliği İl Hukuk İşleri Müdürlüğüne, Yüreğir Kaymakamı Oğuzhan Bingöl, Hatay Vali Yardımcılığına, Kozan Kaymakamı Şafak Gürçam, Amasya/Suluova Kaymakamlığına, Karataş Kaymakamı Fatih Ayaz, Kayseri/Felahiye Kaymakamlığına, Pozantı Kaymakamı Hüseyin Aydın, Kırşehir/Akçakent Kaymakamlığına, Yumurtalık Kaymakamı Hasan Hüseyin Vural, Kahramanmaraş/Elbistan Kaymakamlığına, Feke Kaymakamı Vahit Yılmaz, Diyarbakır/Çermik Kaymakamlığına, Aladağ Kaymakamı Berker Çırak, Muş Vali Yardımcılığına atandı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°