ADANA
Manşet Haber 19.03.2018 00:44:10 0

ADANA'DA KIRSAL KALKINMADA'KINALI ELLER'

ADANA'DA KIRSAL KALKINMADA'KINALI ELLER'

Adana'da farklı mesleklerden kadınların sosyal sorumluluk bilinci ile oluşturduğu Kınalı Eller Hareketi, kırsaldaki kadınların kalkınması için umut oldu.
DÜNYA GAZETESİ’nden Eraş Şen’in Haberine göre, Adana’nın Seyhan ilçesine bağlı Salmanbeyli köyünde 2 yıl önce kurulan kooperatif, yöresel gıda ürünleri üretimi ve pazarlamasını yaparak kadınların ekonomik yönden kalkınmasını, ayrıca unutulmaya yüz tutmuş kültürel değerlerin yaşatılmasını amaçlıyor.
Kınalı Eller Salmanbeyli Kadın Kalkınma Kooperatifi Başkanı, ziraat mühendisi Hüsniye Gül, iki yıl önce, avukat, öğretmen, ziraat mühendisi, biyolog, ressam, muhasebeci, doktor, bankacı ve ev kadınlarından oluşan 14 kişi ile yola çıktıklarını, şu anda kooperatif üyelerinin 30 kişiye ulaştığını söyledi. Gül, gönüllü kadınların her birinin kendi mesleği açısından, yasal mevzuat, bütçe, eğitim gibi konularda projeye destek olduğunu vurguladı.
Mesleği gereği, Türkiye'nin farklı kırsal coğrafyalarında bulunduğunu anlatan Gül 'Oradaki kadınların ne kadar zorluk çektiğini, ekonomik olarak ne kadar zor bir hayat yaşadıklarını birebir gözlemledim. Temel amacımız kırsalda kadının kalkınmasına yardımcı olmak. Ama geniş perspektiften baktığımız zaman; kültürel ve ekonomik olarak geçmiş ile kopukluğu gidermek, gelecek nesillere, kültürel birikimi aktarmak da istiyoruz' dedi. Kooperatifin kurulduğu Salmanbeyli köyünden örnekler veren Gül 'Mesela bu köyde evler daha önce kerpiçti. Kerpiç aslında çok sağlıklı bir yapı. Köyde kerpiçten ev yapabilen bir ya da iki kişi kaldı. O ustaların bildiklerini gelecek nesillere aktarmak gerekiyor. Onun dışında tandırda ekmek pişirmek çok önemli bir kültür. Köyde bilen üç dört tane kadın var. Bunların sayısını artırmak ve yeni nesle aktarmak istiyoruz. Birtakım yemeklerimiz var, çok eskilerde kalmış, kahvaltıda yenilen 'mehli' gibi. Bütün bu kültürleri yeniden canlandıracağız' diye konuştu.
Köy kahvaltısı ve yerel ürünler
Kentli insanları köy kahvaltısı ile ağırlayacaklarını, projede markalaşmaya büyük önem verdiklerini belirten Hüsniye Gül 'Kadınların tek tek evlerinde yapacağı ürünler değil, imalathanemizde sabah 8, akşam 5 çalışacağı, aynı standartlarda, aynı lezzette, doğal olarak üretilen ürünleri kendi ambalajımızda tüketici ile buluşturmayı hedefliyoruz. Buraya kahvaltıya gelenlere ve tüm Türkiye'ye internet üzerinden satacağız. Ayrıca marketlerin raflarında olacak.'
Yemek, sunum ve hijyen eğitimi
Köydeki kadınlara, Halk Eğitim Merkezi'nin desteği ile yemek pişirme, sunum teknikleri ve hijyen eğitim verildiğini belirten Gül, 'İki yıldır altyapıyı oluşturduk. İmalathanemiz ve kahvaltı yerimiz bittikten sonra Seyhan Belediyesi köyün peyzajını yapacak. Burası örnek köy. Daha sonra Türkiye geneline yaymayı hedefliyoruz' dedi.
Bir başka hedeflerini 'köylerin estetik yapısını geliştirmek' olarak açıklayan Gül 'Hem eski değerlerin korunması hem de fiziksel çevre olarak biraz daha estetik olmasını istiyoruz' ifadesini kullandı.
Topak patlıcanına coğrafi işaret
'Adana topak patlıcanı bizim coğrafi işaretli ürünümüz olacak. Bunun kurusunu, turşusunu, reçelini üreteceğiz. Ayrıca bölgeye has biberlerle salça, kuru bamya, buranın ineklerinden elde edilen sütle, çömlekte yoğurt, peynir, kaymak, tereyağı, çökelek, mehli, yufka ekmek yapacağız. Bunları yaparken patlıcanı, biberi buradaki üreticiden, sütü köylüden alacağız. Yani burada bir ekonomik döngü yaratacağız.'
Köy çocuklarına İngilizce
'Eğitimle ilgili çalışmalar da gerçekleştirdik. Salmanbeyli İlkokulu'nu Başkent Okulları ile kardeş okul yaptık. Orada kermes düzenlendi, geliri ile okulun içi ve kütüphane yapıldı. Şu anda Adana'da eğitim amaçlı bulunan çeşitli ülkelerden üniversiteliler, bir aylık sürelerle köye gelip çocuklara İngilizce dersleri veriyor. Bu uygulama, çocuklarda hem İngilizce sevgisini, merakını uyandırıyor hem de İngilizce ile ilgili algılarını artırıyor. '



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°