ADANA'DA METRO...

ADANA'DA METRO...

Adana CHP Milletvekili Ayhan Barut’un “Kanal İstanbul’a kaynak var, neden Adana Metro’ya yok” diye sormasının ardından anımsandı yeniden siyasetçilerin sözleri…

“İktidarın”, her seçim öncesinde verdiği söz kulakları tırmaladı!

“Metroyu Ulaştırma Bakanlığı’na devralıyoruz”,

“Kararnameyle metronun devralınması sağlanacaktır”…

Seçim sonrasında hakları verilmeyen EYT’liler, 3600 ek gösterge bekleyenlere söylenen sözler gibi…

Adana Metro’su için verilen “sözler” de yerine getirilmedi!

***

Adana’da, yirmi yılı aşkın süre önce yapımına başlanan, üç-beş yılda tamamlanacağı belirtilmesine karşın, on yılı geride bıraktığında bitirilemeyen, dokuz yıl önce Adanalıyla buluşan, Türkiye’nin “en kötü” on işi olarak bilinen bir proje…

Yapımı başlamasından iş bitimine değin geçen sürede çok tartışılan konular vardı…

Geçtiği yerler, planlaması, kent içi trafiğinin karmaşası…

Ayrıca bu bir “metro” muydu?

Bu bir “hafif raylı sistem” miydi?

Çünkü “metro” denildiğinde, “yeraltı treni” geliyor akla. Burası yalnız ulaşım yeri olarak düşünülmeyip, gerekli durumlarda “sığınak” amaçlı kullanılabileceği için “metronun” yeraltında olma koşulu vardır!

Kentin, ulaşım sorununu “yeraltına” alıp, “yerüstünü” daha yararlı amaçlar için kullanmak da “metronun” yapılış nedenlerinden biri…

***

Adana’da metro bir-kaç “yer altı” dışında, yarısından çoğu “yerüstünden” gider!

Onüçbuçuk kilometrelik “metro” yolu ruh-sinir Hastalıkları Hastanesi’nden başlayıp, Yüreğir “Akıncılar” durağında son bulur.

Asıl yoğunluk yaşanan otogar, hastane, Çukurova Üniversitesi için ne bir çalışma var, ne de bir iyileştirme…

Daha başlarda, bu iş için kolları sıvayanların “hesapsızlığı, plansızlığı” nedeniyle, birçok yurttaş için “metronun “ anlamı yok!

Metronun işbaşı saatlerinde kent içinde yaşanan yoğunluğa yararı olup-olmadığı bile belirsiz!

Adana dışından gelen üniversite öğrencilerinin, otogara ulaşmak için yola çıkanların, hastanelere yakınları için gidecek olanların kent içerisinde doğurduğu yoğunluğun çalışması yapılmadan oluşturulan bir proje…

Ana yaşamımızda…

***

Türkiye’nin “en kötü” on işi olarak bilinen bir proje olması nedeniyle “kaldırıp atmak” gibi bir eylem içerisinde olmak beklenemez…

Adanalıya ya da Adana’da ulaşımdan yararlanmak isteyenlere daha iyi “hizmete” dönüştürülmesi gerekmektedir.

Bunu “kimin, nasıl” yapacağı üzerine konuşacak olan yalnız siyasi partiler olmamalı, Adana’da bulunan tüm sivil toplum örgütleri de bu konuda “halkın-kentin” yararına olacak bir çalışmayı başlatmalı.

Bunun için “Ulaştırma Bakanlığı’na devir” mi gerekiyor, yoksa Anakent Belediyesi’ne destek mi vermek gerekiyor; ne yapılacaksa, üzerinde “çok boyutlu” düşünerek, Adana’nın daha yaşanılır bir kent olması için “yararlı-çağdaş” projeler geliştirilip gerçekleştirilmeli.

Bundan ne “iktidar”, ne de muhalefet bir “siyasi rant” düşünmeden…

Sayın Barut, konunun anımsanmasını sağladı…

Adana’nın tüm milletvekilleri, tüm sivil toplum örgütleri; buyurun…


adanaulus

20.12.2019 22:15:30

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI