Adana’da Sağlık Çalışanları İş Bıraktı, Yürüdü
Manşet Haber 1.06.2015 15:25:51 0

Adana’da Sağlık Çalışanları İş Bıraktı, Yürüdü

Adana’da Sağlık Çalışanları İş Bıraktı, Yürüdü

saglik_doktor_cinayeti_protesto_is_birakti (1)Samsun’da Göğüs Cerrahisi Uzmanı Operatör Doktor Kamil Furtun’un uğradığı silahlı saldırı sonucu görevi başında öldürülmesi Adana’da sağlık çalışanları tarafından protesto edildi. Doktorun katledilmesini protesto eden sağlık çalışanları iş bıraktı, yürüyüş yaparak cinayeti protesto etti.


Hastaneler Kavşağında bir araya gelen Türk Tabipleri Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği, Sağlık Ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Devrimci Sağlık İş Sendikası, Türk Hemşireler Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri Ve Teknikerleri Derneği, Türk Medikal Radyoteknoloji Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Aktif Sağlık-Sen, Adana Aile Hekimleri Derneği yönetici ve üyelerinin yanı sıra siyasi partilerin temsilcileri ile TMMOB İKK Sekreteri Hasan Emir Kavi, Adana Diş Hekimleri Odası Başkanı Dt. Fatih Güler, Adana Veteriner Hekimleri Odası Nihat Köse, sağlık çalışanlarıyla beraber Baraj yolundan Adana Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Binası önüne kadar “Sağlıkta şiddet sona ersin”, sloganıyla yürüdüler.

saglik_doktor_cinayeti_protesto_is_birakti (2)HEKİMLER HEDEF GÖSTERİLİYOR

Sağlıkta dönüşümün hekimleri hedef gösterdiğini söyleyen Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Üyesi Dr. İsmail Bulca, ilgililerin bu kötü gidişata biran önce çözüm bulmaları gerektiğini söyledi.

saglik_doktor_cinayeti_protesto_is_birakti (3)AKP iktidarını ve Sağlık Bakanı’nı; sağlığı piyasalaştıran, sağlık çalışanlarını köleleştiren ve itibarsızlaştıran uygulama ve söylemlerinizden vazgeçmeleri için defalarca uyardıklarını söyleyen Adana Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. H. Neslihan Önenli Mungan, kurumlar adına okuduğu basın açıklamasında “ “Artık Yeter!” dedik. Sağlıkta gün be gün artan şiddete karşı bizleri duymadılar! Acil taleplerimizi ilettik; görmezden geldiler! Türk Ceza Kanunu’na ek maddeler önerdik, yok saydılar! Açıklamalar, eylemler, toplantılar yaptık; Sağlık Bakanlığı’nın önünü aşındırdık, Meclis Komisyonu’nda sunumlar yaptık, dikkate almadılar! Şiddete uğrayan sağlık emekçileri için acil şiddet hattı kurmak zorunda kaldık, önemsemediler! Çünkü onlar kendi iktidarlarını korumak için sağlık çalışanlarını korumasız bırakmaya niyetliydiler. Ve bir arkadaşımız daha görev yaptığı hastanede yaşamını yitirdi. Öfkeliyiz. Sadece katiller değil, azmettirenler ve önlem almayanlar da bu cinayetten sorumludur. Sağlıktaki şiddetten ve bu cinayetten sorumlu olanlar, “Ben doktora iğne yaptırmam, doktor bir iğne yapar, adamı felç eder icabında.” diyenlerdir. “Doktor efendi dönemi bitti” diyenlerdir, “Doktorların eli hastaların cebinde”, 'Doktor efendi mani peşinde' deyip miting meydanlarında vatandaşa sağlıkçıları yuhalatanlardır; Daha fazla kar hırsıyla sağlıkçıları zorla, tehditle ölesiye çalıştıran, sermaye sahiplerine sağlık alanını çekici kılabilmek için insanları hasta etme garantisi veren, sağlığı öncelemek yerine hastalığı önceleyen bir yandan da hekimleri sağlıkçıları her fırsatta kötüleyen, 'paragöz, tembel' diyenler, SABİM'le terör estirenlerdir. Sadece katilin değil, azmettiricilerin de bulunmasını istiyoruz! İsyandayız. Bugün ülkemizin dört bir yanında bulunan bütün sağlık kurumlarında yastayız / isyandayız! Çünkü ülkemizde her alanda olduğu gibi sağlıkta da şiddet olağan bir hal aldı. Sağlık emekçileri olarak sürekli olarak şiddete uğradığımız, dövüldüğümüz, vurulduğumuz hastane binalarına, ASM’lere, TSM’lere ve muayenehanelere girmiyoruz!” diye konuştu.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°