Adana’da Teröre Tepki
Manşet Haber 8.09.2015 20:29:52 0

Adana’da Teröre Tepki

Adana’da Teröre Tepki

adana_terore_tepki8 (1)Adana’da binlerce kişi ellerinde Türk bayrakları ile yürüyüş düzenleyerek terörü lanetledi.

Birçok sivil toplum ve meslek örgütünün de destek verdiği teröre tepki yürüyüşüne binlerce Adanalı katıldı. Türkiye Kamu Sen Adana İl Başkanlığı önünde toplanan binlerce Adanalı buradan Atatürk Caddesi üzerinden Uğur mumcu Meydanı’na kadar yürüdü. Ellerinde Türk Bayrakları bulunan grup sık sık terör aleyhine sloganlar attı.Uğur Mumcu Meydanında terör olaylarında hayatını kaybeden şehitler için Kur’an okutulup dualar edildi. İstiklal Marşı ve saygı duruşunun ardından basın açıklamasına geçildi.

Basın açıklaması metnini okuyan Adana Ülkü Ocakları Başkanı Yunus Uzunlular,  Dağlıca saldırısında hayatını kaybeden 16 kahraman askerin şehit olduğunu, 6 askerinde yaralandığını  belirtti. Her güne farklı bir acıyla başlandığını dile getiren Uzunlular, “Iğdır’da vatan haini teröristler tarafından alçakça düzenlenen saldırıda 14 kahraman Türk polisimiz şehit olmuştur. Yaşanan bu olaylar milletimizi çok büyük bir üzüntüye sevk etmiş, ciğerlerimiz sızlamıştır. Şehitlerimize yüce Allah’tan rahmet kederli ailelerine sabır diliyoruz” dedi.adana_terore_tepki8 (3)

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°