Adana’da tiyatro şöleni sürüyor
Manşet Haber 3.04.2013 10:00:57 0

Adana’da tiyatro şöleni sürüyor

Adana’da tiyatro şöleni sürüyor

27 Mart’ta başlayan  16. Devlet Tiyatroları - Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali tüm hızıyla devam ediyor. Adana’da bir ay boyunca tiyatro şöleni var. Festival Türkiye’den 16, yurtdışından ise 7 oyunu ağırlayacak.

festival_bolyvootAdana’daki şölen Dünya Tiyatrolar Günü’nde, dünyaca ünlü İtalyan topluluk Studio Festi’nin Seyhan Nehri ve Taşköprü üzerinde sahnelediği “Su ve Ateş Anıları” adlı büyüleyici gösterisiyle  başladı.

Bugüne kadar yerli ve yabancı 5 bin sanatçıyı, her yıl ortalama 60 binden fazla seyirciyi ağırlayan 15. Devlet Tiyatroları - Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivalinde bu yıl da zengin bir program var.

Festival kapsamında kurucuları arasında William Shakespeare’in de bulunduğu dünyaca ünlü Globe Tiyatrosu “Kral Lear” adlı oyunuyla ve Hindistan’ın popüler Bollywood kültürüyle geleneklerini bir araya getiren Taj Ekspres topluluğu “Aşkın Yeni Adresi”yle Türkiye’ye ilk kez gelecekler. Bu iki topluluk Adana’nın yanı sıra İstanbul’da da tiyatro seyircisiyle buluşacak. 30 Nisan’a kadar sürecek olan festival Türkiye’den özel ve ödenekli tiyatro topluluklarının yanı sıra İtalya, Hindistan, Çek Cumhuriyeti, Makedonya, Gürcistan, Hollanda ve İngiltere’den tiyatroları Adana’da bir araya getirecek.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°