ADANA’DA TOPLU TAŞIMA ARAÇLARI VE TAKSİLERDE MASKE ZORUNLULUĞU
Manşet Haber 13.04.2020 22:26:31 0

ADANA’DA TOPLU TAŞIMA ARAÇLARI VE TAKSİLERDE MASKE ZORUNLULUĞU

ADANA’DA TOPLU TAŞIMA ARAÇLARI VE TAKSİLERDE MASKE ZORUNLULUĞU






 Adana Valiliği,
toplu taşıma araçları, taksi ve servis araçlarında şoför ve yolcuların maske
takma zorunluluğu getirildiğini, bu konudaki denetimin Büyükşehir Belediyesi
ile esnaf odası tarafından gerçekleştirilmesinin kararlaştırıldığını açıkladı.

Adana Valiliği İl Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden ”İl Sağlık Müdürlüğü
İl Umumi Hıfzıssıhha Meclisinin 13.04.2020 Tarih ve 2020/28 Sayılı Kararı” ile
ilgili yapılan açıklama şöyle:





“Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de vaka sayısında
artışlar yaşanan koronavirüs (Covid-19) salgınının en temel özelliği fiziksel
temas, hava yolu vb. yollarla çok hızlı bulaşması ve enfekte insan sayısının
çok hızlı artmasıdır.





Bu salgının yayılmasının engellenmesinin en etkili yolu
ise sosyal hareketliliği ve insanlar arası teması azaltarak sosyal izolasyonu
sağlamaktır. Aksi hallerde virüsün yayılımı hızlanarak vaka sayısı ve tedavi
gereksinimi artmakta, vatandaşlarımız hayatlarını kaybetme riski ile karşı
karşıya kalmakta ve toplum sağlığı ile kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına
sebep olunmaktadır.





Bu kapsamda İl İdaresi Kanununun 11/C maddesi ile Umumi
Hıfzıssıhha Kanununun 27’nci ve 72’nci maddeleri uyarınca;





Toplu taşıma araçlarında (servis araçları dahil) ve
duraklarda dezenfektan bulundurulmasına, bu kararın takibinin Adana Büyükşehir
Belediyesi ve Esnaf Odalar Birliğine bağlı odalar tarafından yapılmasına,





Ticari taksilerde şoför ve yolcuların maske kullanmasına,





Toplu taşıma araçlarında şoför ve yolcuların maskesiz
yolculuk yapmamalarına, takibinin Adana Büyükşehir Belediyesi (Zabıta Daire
Başkanlığı) ve Emniyet Müdürlüğü Trafik Şube Müdürlüğü ekiplerince yapılmasına,





Apartman ve işyerlerinde bulunan asansörlere kapasitesinin
yarısı kadar binilmesine ve asansörlerin hijyenine özen gösterilmesine,





İşyeri ve önlerinde vatandaşlarımızın sosyal mesafeye
dikkat etmeden gruplar halinde oturmalarının engellenmesine,





İşyeri hekimlerinin Covid-19 hastalığı ile ilgili İl
Sağlık Müdürlüğü ile koordineli çalışmalarına,





Kamu kurum ve kuruluşlarında personelin maske
kullanmasına ve sosyal mesafe kuralına uygun çalışmasına,





Sitelerin ortak kullanım alanlarında sosyal mesafe (2 m)
kuralına uygun hareket edilmesinin sağlanmasına, sportif vb. sosyal
etkinliklerin yapılmasına müsaade edilmemesine,





Büfelerin (Tekel ruhsatlı büfeler dahil) saat 22:00’de
kapatılmasına ve ilgili kurumlar tarafından takibinin yapılmasına,





Kaymakamlıklar tarafından komisyon oluşturularak pazar
yerleriyle ilgili tek tek değerlendirme yapılıp sosyal mesafenin korunamayacağı
pazarların belirlenmesine; bu pazarlarla ilgili kapatma, yer değiştirme, pazar
yerini büyütme gibi kararların alınıp pazarlarla ilgili daha önce alınan
hıfzıssıhha kurul kararlarına uyumun sağlanmasına karar verilmiştir.





Bu karara uymayanlar hakkında “Emre Aykırı Davranış”
fiilini düzenleyen 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 32/1. maddesi gereğince kaymakamlıklar
tarafından  yaptırım uygulanacaktır.





Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°