“ADANA’DA ULAŞIM PLANI YOK”
Manşet Haber 17.10.2016 13:31:18 0

“ADANA’DA ULAŞIM PLANI YOK”

“ADANA’DA ULAŞIM PLANI YOK”

Adana(Ulus)--İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı H. Çağdaş Kaya, ulaşım ve trafik olgusunun Adana’da ilk sıralarda yer alan bir sorun olduğunu bildirdi. Aralarında Adana’nın da bulunduğu pek çok metropol kentin kent içi ulaşım konusunda problemli olduğunu belirten Kaya, Adana ulaşım sorunları üzerine yazılı açıklama yaptı.
Günümüz yerel yöneticilerinin ortak paydasının kentlerimizi araç trafiği için cazip hale getirmek olduğuna işaret eden Kaya, “Bu anlayışa uygun olarak kentlerimiz, araçların hızla hareket etmesini sağlayacak alt ve üstgeçitlerle, köprülerle donatılmış, kitlesel toplu taşımacılığa dönük yatırımlar yapılmamıştır. İnsan kent yaşamının ana unsuru olarak görülmemektedir” diye konuştu.
“ULAŞIM PLANINA İHTİYAÇ DUYULMAMIŞ”
Adana’da ‘ulaşım ve trafik’ olgusunun uzunca bir zamandır kent yaşamında sorun olarak ilk sıralarda yer aldığına işaret eden ancak herkesçe açık olan bu gerçeğe ve meslek odalarımızın yıllardır ısrarla vurgulamasına karşın Adana için ulaşım ana planı hazırlama çalışmalarının henüz başlatılmadığını vurgulayan Kaya, “Adana’da ulaşım ana planı için yapılan tek çalışma 1992 yılında gerçekleştirilen ulaşım ana planı etüt çalışmalarıdır. Ne yazıktır ki o zamandan bu yana, yani 24 yıldır yerel yöneticilerimiz ulaşım planlamasına ihtiyaç duymamıştır. Mevcut uygulamada yeni planlanan ulaşım faaliyetleri, kentin tümünü ve diğer ulaştırma türlerini gözeten bir ulaşım ana planına dayanmadan hayata geçirilmekte bu da ulaşım sorununun giderek içinden çıkılmaz hale gelmesine neden olmaktadır” dedi.
Kent nüfusumuzun artışı ile birlikte yerleşim alanlarının plansız bir şekilde gelişmesi sonucunda yeni ulaşım araçlarının kent yol ağına katılması, kent içi ulaşımda ise ısrarla küçük taşıma kapasiteli (minibüs, otomobil, taksi, vb gibi) araçların kullanılmasının yanı sıra trafik yönetiminin yetersizliğinin de kent içi ulaşımı olumsuz yönde etkilediğini söyleyen Kaya, şöyle konuştu:
“Merkezi iş alanları olan bölgelerde kullanılan yollar otoparklara dönüşmüş durumdadır. Kaldırımlar yayalar tarafından kullanılamamakta; araçlar, lokanta ve kafelerin uzantıları, esnafın malları ile işgal altındadır. Ne yazık ki kent içi ulaşım politikasının odak noktasında, günü kurtarmaya dönük yatırımlar, palyatif lokal çözümlerle sınırlı projeler yer almaktadır. Adana’nın kent içi ulaşımı, yanlış yatırımlar nedeniyle düzeltilmek bir yana daha da sorunlu hale getirilmiştir. Adana’nın sırtında bir kambur olan ve Adanalıları borç yükü altında bırakan Hafif Raylı Sistem ve alt – üstgeçitlere proje aşamalarında defalarca karşı çıktık. Bugün haklılığımız ve kamunun uğradığı zarar ortadadır. Adana Büyükşehir Belediyesi altgeçitin üstünü kapatacağı yeni kavşak düzenlemesi üzerinde çalışmaktadır. Bu karnıyarığın üstünün kapatılması, o bölgedeki trafiği bugün için rahatlatacaktır elbette.
“SORUNA BÜTÜNCÜL YAKLAŞILMALI”
Ancak unutulmamalıdır ki kent yaşamı insanın ihtiyaçlarından trafiğe kadar bir bütündür. Kentin kaderini etkileyecek, bu tür projelerde geri dönülmez yanlışların yapılmaması için, soruna bütüncül yaklaşmak, çakılacak tek bir çiviyi bile kentsel planlamaya dahil etmek, 20-30 yıl sonraki nüfusun ve ihtiyaçların hesaba katıldığı ve buna bağlı büyüyecek trafik yoğunluğunu da gözetecek plan ve projeler geliştirmek gerekmektedir. Kentsel kaynaklar yanlış ve işlevsiz yatırımlar yolunda heba edilmemelidir.
Adana’nın kent içi ulaşımda karşı karşıya bulunduğu sorunların asıl kaynağı, ulaşım ana planı olmamasından, sürdürülebilir ve bütünlükçü bir ulaşım politikasının hayata geçirilmemesinden kaynaklanmaktadır. Adana’nın ulaşım ana planına ihtiyacı vardır. Ancak ulaşım ana planını hazırlanma sürecinin uygulanabilir ve bütüncül olması, aynı zamanda gelecekteki gelişmeler gözetilerek yapılması önem arz etmektedir. Yine bu çalışmalar kentin paydaşlarıyla birlikte yürütüldüğünde sağlıklı, kalıcı, verimli sonuçlara ulaşılabilir.
“TEKNOLOJİK GELİŞMELER İNCELENMELİ”
Bugün kent içi ulaşımın temel hedefi erişilebilirlik ve sürdürülebilirliği sağlamaktır. Bu noktanın hayli uzağında bulunduğumuzu vurgulamamız gerekiyor. Kent yaşamımızın bu önemli sorununun giderek daha da karmaşık bir yapıya dönüşmemesi için çözüm yolları ivedilikle, gelişen bilim ve teknolojinin ışığında etkin bir şekilde tartışılmalı, bu konudaki çağdaş uygulamalar ve teknolojik gelişmeler incelenerek hayata geçirilmelidir.”


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°