ADANA’DA ÜRETİCİLERE SOYA TOHUMU DAĞITILIYOR
Manşet Haber 30.03.2023 15:55:11 0

ADANA’DA ÜRETİCİLERE SOYA TOHUMU DAĞITILIYOR

ADANA’DA ÜRETİCİLERE SOYA TOHUMU DAĞITILIYOR






Tarım ve Orman Bakanlığı, “Sen Üret Yeter' sloganı ile üreticileri hayvansal ve bitkisel üretime teşvik etmek amacıyla tohum hibe ediyor ve soya ekiminin yaygınlaştırmasını teşvik ediyor.





 “Tarım Alanlarının Etkinleştirilmesi Projesi' kapsamında Adana İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından üreticilere soya tohumu ve soya bakterisi dağıtılıyor. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü'nün koordinesinde Ceyhan, Yüreğir, İmamoğlu, Karataş, Kozan, Seyhan, Sarıçam ilçelerinde gerçekleştirilecek soya tohumu ve bakterisi dağıtımları Kozan’da başladı. İl Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürü Volkan Kılıç ile Kozan İlçe Tarım ve Orman Müdürü Ömer Erdoğan ve teknik personellerin katılımı ile Kozanlı üreticilere toplam 7325 kilogram (293 torba) soya tohumluğu ve bakterisi dağıtıldı.





Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürü Volkan Kılıç, 7 ilçede toplam 56250 kilogram soya tohumluğunun dağıtımının yapılacağını belirterek, “Dağıtılan tohumların yüzde 75'i hibe. Geri kalan kısmını üreticimiz ödüyor. İlimizde su ihtiyacı daha az olan tarımsal ürünlerin yaygınlaşmasını istiyoruz. Çiftçilerimize hayırlı olsun, bereketli bir sezon geçirmelerini diliyoruz' dedi.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°