ADANA’DAN ULUSLAR ARASI AVUKATLAR BİRLİĞİNE MEKTUP
Manşet Haber 27.07.2016 17:01:50 0

ADANA’DAN ULUSLAR ARASI AVUKATLAR BİRLİĞİNE MEKTUP

ADANA’DAN ULUSLAR ARASI AVUKATLAR BİRLİĞİNE MEKTUP

Adana Barosu Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, Uluslar arası Avukatlar Birliği’ne  (UIA) yazdığı mektupla, 15 Temmuz 2016 Cuma gecesinde ülkemiz anayasal düzenini, demokrasisini hedef alan ancak başarısız kalan,askeri-gerici-faşist bir darbe girişiminin ardından yaşanan süreç ile ilgili bilgi verirken, hukuk dışı uygulamaları değindi.

Çıtırık’ın merkezi Fransa’nın Başkenti Paris’te bulunan Uluslararası Avukatlar Birliği’ne yazdığı mektup şöyle:

Sayın Başkan ;

Adana Baro Başkanlığı ,dünyanın ilk ve en büyük uluslararası avukat örgütü olan birliğinizin, 2011 yılından bu yana aktif üyelerinden birisidir.

Birliğinizin İnsan Hakları Direktörü Sayın Avukat Jacqueline Scott , baromuz tarafından 10.12.2013 tarihinde Adana'da düzenlenen '' İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Işığında İnsan Hakları ve Savunma Mesleği'' konulu konferansta konuğumuz olmuş, görüş ve önerilerini açıklamıştır.

Avukatlık Yasamızın 76.maddesi uyarınca Barolar; avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak ; meslek düzenini ,ahlakını,saygınlığını ,hukukun üstünlüğünü ,insan haklarını korumak ve savunmak ,avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten ,tüzel kişiliği bulunan ve çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıdır.

Aynı yasanın 95 / 4.maddesinde baro yönetim kurullarının; mesleki ödevler konusunda baro mensuplarına yol göstermek ve onlara bilgi vermek, mesleki görevlerin yapılıp yapılmadığını denetlemek ,mesleğe ve meslek mensuplarına yönelik hak ihlallerinde avukatlık mesleğini ve meslektaşlarını savunmak ,bu konularda her türlü yasal ve idari girişimde bulunmak görevinin olduğu düzenlenmiştir.

Sayın Başkan ;

15 Temmuz 2016 Cuma gecesinde ülkemiz anayasal düzenini,demokrasisini hedef alan ancak başarısız kalan ,askeri-gerici-faşist bir darbe girişimini yaşamıştır.Bu darbe girişimi sırasında 246 kişi öldü ve 1440 insan da yaralanmıştır.

Adana Baro Başkanlığı ilk günden itibaren demokratik, laik,sosyal hukuk devletinin yanında yer almış, seçimle gelenlerin seçimle gitmeleri gerektiğini savunmuş, kimden ,ne şekilde gelirse gelsin her türlü darbe ve darbe girişimlerine karşı olduğunu ,yurttaşın ne askeri darbe ne de sivil darbe arasına sıkıştırılmamasını, parlamenter demokratik rejimin işletilmesi gerektiğini dile getirmiştir.

Yarım kalan,başarısız darbe girişimi sonrasında Anayasanın 120.maddesi uyarınca şimdilik üç ay süre ile olağanüstü hal ilan edilmiş ve buna dair bazı tedbirlerin alınmasını içeren 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

 

Darbe başarısız kaldığına göre, sağduyu ,akıl ve hukuk hakim kılınarak ,kin ve intikam duygularından uzak kalınarak,adil yargılanma ilkesine,masumiyet karinesine gölge düşürülmeksizin soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin işletilmesini beklemekteyiz.

Bu süreçte 2745 yargıç ve savcı açığa alınırken , bunlardan 1348 yargıç ve 737 savcı tutuklandı. Kamuda görev yapmakta olan yaklaşık 50.000 personel açığa alındı. Ülke genelinde tutuklanan kişi sayısı 9056'dır.

Aynı zamanda 1577 dekan da görevlerinden istifa etmişlerdir.

Kanun Hükmünde Kararname ile ülke genelinde 35 sağlık kuruluşu,934 okul,109 öğrenci yurdu,104 vakıf,1125 dernek,15 üniversite ve 19 sendika kapatılmıştır.Dileğimiz ,darbe girişimine karışan ve bunda rol oynayan kişilerin adil yargılanma ilkeleri uyarınca yargılanarak hak ettikleri cezayı almalarıdır.Ancak darbe ile hesaplaşma adı altında cadı avı yapılmamasını ,darbe ile uzaktan yakından bağı olmayan muhalif nitelikteki kişi ve kurumlara yönelmemesini arzu etmekteyiz.

667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6.maddesi Soruşturma ve Kovuşturma İşlemlerini düzenlemektedir. Buna göre ; yürürlükteki 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının İkinci Kitap ,Dördüncü Kısım , Dördüncü,Beşinci,Altıncı,Yedinci Bölümde tanımlanan suçlar ve 12.4.1991 tarih-3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası kapsamına giren suçlar ve toplu işlenen suçlar bakımından ,olağanüstü halin devamı süresince Gözaltı Süresi ; şüphelinin yakalama yerine en yakın hakim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç yakalama anından itibaren 30 günü geçemez '' şeklindeki düzenlemedir. Geçmişte gözaltında kayıpları, faili meçhul cinayetleri yaşamış bir ülke için bu süreyi doğru bulmadığımızı ve ağır bir süre olduğunu ifade etmek isteriz.

6/d) Tutuklu olanların avukatları ile görüşmelerinde, toplumun ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin tehlikeye düşürülmesi, terör örgütü veya diğer suç örgütlerinin yönlendirilmesi, bunlara emir ve tâlimat verilmesi veya yorumlarıyla gizli, açık ya da şifreli mesajlar iletilmesi ihtimalinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısının kararıyla, görüşmeler teknik cihazla sesli veya görüntülü olarak kaydedilebilir, tutuklu ile avukatın yaptığı görüşmeleri izlemek amacıyla görevli hazır bulundurulabilir, tutuklunun avukatına veya avukatın tutukluya verdiği belge veya belge örnekleri, dosyalar ve aralarındaki konuşmalara ilişkin tuttukları kayıtlara elkonulabilir veya görüşmelerin gün ve saatleri sınırlandırılabilir. Tutuklunun yaptığı görüşmenin, belirtilen amaçla yapıldığının anlaşılması hâlinde, görüşmeye derhal son verilerek, bu husus gerekçesiyle birlikte tutanağa bağlanır. Görüşme başlamadan önce, taraflar bu hususta uyarılır. Tutuklu hakkında, tutanak tutulması hâlinde, Cumhuriyet savcısının istemiyle tutuklunun avukatlarıyla görüşmesi sulh ceza hâkimliğince yasaklanabilir. Yasaklama kararı, tutuklu ile yeni bir avukat görevlendirilmesi için derhal ilgili baro başkanlığına bildirilir. Baro tarafından bildirilen avukatın değiştirilmesi Cumhuriyet savcısı tarafından istenebilir. Görevlendirilen avukata, 23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 13 üncü maddesine göre ücret ödenir.

6/g) Yürütülen soruşturmalarda, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 149 uncu maddesine göre seçilen veya aynı Kanunun 150 nci maddesine göre görevlendirilen müdafi, hakkında bu maddede sayılan suçlar nedeniyle soruşturma ya da kovuşturma bulunması halinde müdafilik görevini üstlenmekten yasaklanabilir. Cumhuriyet savcısının yasaklamaya ilişkin talebi hakkında, sulh ceza hâkimliği tarafından gecikmeksizin karar verilir. Yasaklama kararı, şüpheliye ve yeni bir müdafi görevlendirilmesi için ilgili baro başkanlığına derhal bildirilir.

Kanun Hükmündeki Kararnamenin 6/ d ve 6/ g maddeleri incelendiğinde bu düzenlemelerin , avukat-müvekkil ilişkisini ciddi sınırlandırdığını ,avukat-müvekkil arasındaki mahremiyeti ortadan kaldırdığını,savunma hakkına ve adil yargılanma hakkına aykırı olduğunu, avukat-müvekkil ilişkisinin ayrıcalığını ortadan kaldıran düzenlemeler olduğunu belirtmek isteriz.

 

Ayrıca darbe girişimi sonrasında başlayan soruşturmalarda ,gözaltına alınan şahıslarla ilgili gerek Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında yapılan görevlendirmelerde gerekse vekaletname ile kurulan müdafiiliklerde meslektaşlarımızın ,ileride başlarına bir şey gelip gelmeyeceği sorusunu,korku ve endişelerini taşıdığı,bazı meslektaşlarımızın CMK görevlendirmelerini reddettiği ,emniyet müdürlüklerine ve savcılıklara gidildiğinde '' Neden geldiniz ?'' şeklindeki bakış ve davranışlarla karşılaştıkları tarafımıza bildirilmiştir.

Mesleki bilgi ve deneyimlerini müvekkillerine sunan avukatların, dosya ile özdeşleştirildiğini ,yaşanan darbe girişiminin toplumda oluşturduğu tepki ile savunma hakkı arasında olumsuz bağ kurulduğunu üzülerek gözlemlemekteyiz.

Sayın Başkan ;

Gerek Havana Kurallarında gerekse Turin İlkelerinde hükümetlere ,avukatların görevlerini her türlü baskı ,taciz,engelleme olmaksızın yerine getirebilmeleri için gerekli tedbirleri alma ve ortamı sağlama yükümlülüğü getirilmişse de meslektaşlarımız, cezaevlerinde müvekkilleriyle görüştürülmemekte ya da süreli-sınırlı ve uygun ortamın bulunmadığı sorunlar içinde görüşme yapabilmektedirler.

Bu süreçte üzüntü veren bir gelişime de üç dönemdir Konya Baro Başkanlığını yürütmekte olan Av.Fevzi Kayacan'ın silahlı terör örgütü üyeliği iddiasıyla tutuklanması olmuştur.Tutuklama kararını veren yerel mahkeme, Ceza Muhakemesi Yasasının 109.maddesinde düzenlenen '' Adli Kontrol '' hükümlerinin uygulanması durumunda ,başkanın kaçabileceği iddiasıyla tutuklama kararı verdiğini gerekçeli kararında belirtmiştir. Bu hususun takdiri ve değerlendirmesi size kalmıştır.

Sayın Başkan ; bu mektubu kaleme aldığım şu dakikalarda ülkemde yaşananlar,meslektaşlarımızın ve müvekkillerinin yaşadığı sorunların bazılarını size iletmemin vicdani bir sorumluluk olduğunun bilincindeyim. Ülkemdeki bu zorlu günlerin de geçeceğine olan inancımla sizlere çalışmalarınızda kolaylıklar diliyorum,içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”

UIA KİMDİR ?

1927 yılında kurulan UIA, 120'den fazla ülkeden yaklaşık 2 milyon avukatı bir araya getirmektedir. Hukuk mesleğinin temel değerlerini savunma ve artırma hedeflerine ek olarak, hukuk ve barış amaçlarıyla adalet ilkesine dayandırılmış bir uluslararası hukuk düzeni yerleştirmeye katkıda bulunmak için çalışmaktadır. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi nezdinde tanınmakta ve resmi temsilci bulundurmaktadır.

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

24.1° / 11.6°