Adanalı mucit 3. oldu
EKONOMİ 8.11.2012 09:09:18 0

Adanalı mucit 3. oldu

Adanalı mucit 3. oldu

Adana(Ulus)--İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen  'Metalik Fikirler Ar-Ge Proje Pazarı' yarışmasında ''Metal ve cehverlerin (alüminyum, demir, bor vs) atıklarının değerlendirilmesi ve enerji üretilmesi'' projesi ile katılan  Turgay Kamışlı üçüncü oldu.

Toplam 410 başvurunun yapıldığı Metalik Fikirler Ar-Ge Proje Pazarı yarışmasına akademisyen kategorisinde 276 müracaat dikkat çekti. 37 üniversitenin proje gönderdiği yarışmada ilk sırayı 76 proje ile Sakarya Üniversitesi aldı. Sanayici kategorisinde 52, öğrenci kategorisinde 58 ve girişimci kategorisinde ise 24 proje birincilik için yarıştı.
Toplam 100 bin TL ödülün dağıtıldığı final gecesinde kazananlara ödüllerini veren Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, törene katılan bazı sanayicilerden ödül alan projelere üretim sözü aldı.

 

EKONOMİSİNE KATKI SAĞLAYACAK
Turgay Kamışlı ödül töreninde yaptığı konuşmada geri dönüşümü olmayan metal ve cevherlerin atıklarının değerlendirilerek Hidrojen gazı üretilmesiyle ülke ekonomisine büyük katkı sağlanacağını vurguladı. Kamışlı, bunun bir plan, proje veya modül olmadığını, bizzat çalışan HİDROJEN gazı üreten egzotermik ısı veren, akabinde bertarafı güç, istifi, depolanması kolay olmayan atıkları pastorize ederek ekonomiye kazandırdığını ifade etti. Buluşunun çevre ve insan için tehlikeli olan bu atıkları bertaraf ettiğini belirtti.

Kamışlı, geleceğin enerjisi olan Hidrojen gazını katolizer ve tetikleyici kullanmadan ürettiğini, yapılan tahlil ve analizlerde zararlı (carbon, kükürt) dioksit salınımı olmadığını, maliyetinin çok düşük olduğunu söyledi. “Teknolojisi ve sanayisi gelişmiş ülkelerce değişik yöntem ve deformasyonlarla üretilen hidrojen gazını, bu ülkeler üretimi çok zormuş gibi lanse etmektedirler. Bu bilgilendirmeler ve söylemler gerçek dışıdır” dedi. Ülkemizde milyonlarca metreküp atık olduğunu, bu atıkların enerjisinin en az 10 Keban barajının ürettiği enerjiye eş değerde olduğunu belirtti.

 

BAKAN DAVET  ETTİ

 

Ödül töreninde konuşan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan da bugüne kadar Ar-Ge ve İnovasyona yeterince önem verilmediğini belirterek, tüm katılımcılara teşekkür etti.

Bakan olarak katılımcıların arkasında olacağını söyleyen Çağlayan Turgay Kamışlı’yı enerji konusunda görüşmek üzere davet etti.

Kamışlı bir soru üzerine “1 litresıvı hidrojen veya1 metreküplük gaz hidrojenin karşılığı,8 litrepetrol türevi yakıtlara eşdeğerdir” dedi.

Bir çok üniversite ve Türkiye Hidrojen Enstitüsü ile ortak çalışan Turgay Kamışlı, Dünya Hidrojen Araştırma Enstitüsü Onursal Başkanı Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu’nun bizzat referans olduğunu ve KKTC’de yapılan Uluslararası Enerji Sempozyumunda  Prof. Veziroğlu’nun, bilinen hidrojen gazının dışında farklı bir üretim metodu olduğu için, bunun yeni bir buluş olduğunu söylediğini vurguladı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°