Kimileri söze başlarken, Adanalı olmakla övünür. Kimileri bu topraklarda doğmayanı Adanalı saymaz. Kimileri de babadan atadan Adanalı olmasına rağmen laf ebeliği yapmaktan geri durmaz. Adana'da doğan, bu kentte büyüyen, ekmek kazanan, yatırım yapan, sonradan gelen ya da kentin büyüsüne inanan insanların ortak vurgusu Adana'nın tüm alanlardaki zenginliğidir. Tarihi ve doğal güzellikleriyle dünyanın sayılı şehirleri arasında gösterilen, yatırım yapılabilecek illerin başında gelen Adana'da doğmasa da şehirde bulundukları kısa süre zarfında iz bırakan insanlara da tanık oluyoruz elbette. Öyle ya, asıl Adanalılık, kentine, bölgesine ve insanına katkı koymak değil midir? Kentin adını Türkiye'ye ve sonra dünyaya duyurmak, dünyanın farklı ülkelerinden Adana'ya insanların gelmesini sağlamak en iyi Adanalılık değil midir? Adana Acıbadem Hastanesi Direktörü iken Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı'na atanan Hüseyin Çelik, 'Ben Adanalı'yım ama Adana'da doğmadım' diyor.

5 yıl önce Adana Acıbadem Hastanesi'nin ilk harcını atanların başında gelen, hastanenin kurdelasını gururla kesen, Adana'daki sağlık kalitesinin artmasına vesile olan ve en önemlisi sektörde Adana'ya bir ilki yaşatarak, Adana Sağlık Turizmi Derneği'ni (ASTD) kuran Hüseyin Çelik'in anlattıkları tam bir Adanalılık ruhuna işaret ediyor.

Çelik'le yaptığımız söyleşiden satır başları aktarıyorum.

- Acıbadem'den sonra Adana'ya arka arkaya sağlık yatırımları geldi.

- Adana Sağlık Turizmi Derneği (ASTD) kurulduktan sonra sağlığı markalaştırmaya çalıştık.

- Adana'daki hastanelerin yüzde 10 ciroları sağlık turizminden geliyor. 2012 yılında Adana'nın 15-20 milyon dolarlık bir cirosu oldu. Daha önce 2 milyon dolar civarındaydı.

- Çeşitli dillerde (Arapça, İngilizce, Türkçe) yayınlar hazırladık.

- Yurtdışında dağıtımını, yurtdışındaki birçok sağlık yöneticisinin Adana'ya gelmesini ve karşılıklı işbirliği yapmalarını sağladık.

- TÜYAP'la işbirliği yaparak 3 yıl arka arkaya Tıp Fuarı gerçekleştirdik. Binlerce insanın sağlık turizmi amacıyla Adana'ya gelmesini sağladık. Kongreler gerçekleştirdik.

- İnsanlar Adana'ya geldikten sonra teknolojiyi, güveni ve kaliteyi gördü. Bu sayede Adana'ya hasta sirkülasyonu başladı.

- Adana, her dilin, kültürün yaşadığı bir şehir. Bu, herkesin paylaşıma ve etkileşime açık olduğunu gösterir. 

- Adanalı tanımını aslında bizim değiştirmemiz lazım. İnsanlara, 'Adana'da mı doğdun, yoksa Adanalı mısın?' diye sormak lazım. Hatta Adanalı beratı çıkarmak lazım. Adana'da taş üstüne taş koymamış, hiçbir faydası olmamış, sürekli Adana'dan beslenmiş insanlara Adanalı demeyelim. Bu insanlara 'Adana'da doğmuş, Adana'da doymuş, helal hoş olsun' diyelim. Adanalı'yım diyebilmek için buraya bir değer katmak lazım. Yoksa, Adana'dan hep nimetlenmekle Adanalı olunmaz. Bu yüzden 'Ben Adanalı'yım ama Adana'da doğmadım' diyorum.

- Benim Adana'ya gönül bağım sadece bir iş ortamıyla ilgili değil. Duygusal olarak da Adana'ya gönül bağım var. Adana, hak ettiğinden daha azıyla yetiniyor.

- İnşallah herkes sorumluluğunu yerine getirecek ve Adana'yı hakettiğinden daha iyi noktaya taşıyacağız. Bu şehrin deneyimi, entellektüel kapasitesi ve altyapısı var.

- Ben Adana'dan ayrılmıyorum. Gönlüm ve aklım burada.

Başka söze gerek var mı bilmiyorum.

Bildiğim bir şey var ki; Adanalı olmakla övünenler Hüseyin Çelik gibi davransa sırtımız yere gelmeyecek.

İyi haftalar.

SATIR ARASI

M.ÖMER ÜNEY

o.uney@yeniadana.net