ADANA’NIN  AHİSİ KAFTAN GİYDİ
Manşet Haber 19.09.2021 00:22:25 0

ADANA’NIN AHİSİ KAFTAN GİYDİ

ADANA’NIN AHİSİ KAFTAN GİYDİ


Adana Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (Adana ESOB) Başkanı Niyazi Göger, bugün her ne kadar bir ticari oluşum olarak anılsa da Ahiliğin, ekonomik, sosyal ve kültürel yaşama yön veren bir yapısı olduğunu söyledi.
Adana ESOB Başkanı Niyazi Göger’in ev sahipliğinde düzenlenen 34'üncü Ahilik Haftası kutlamaları kapsamında gerçekleştirilen kaftan giyme ve ödül, töreni Vali Yardımcısı Huriye Küpeli Kan, Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Fatma Güldemet Sarı, Çukurova Kaymakamı Mustafa Kaya, Seyhan Belediye Başkanı Akif Kemal Akay, MHP Genel Başkanı Başdanışmanı Hüseyin Sözlü, Ticaret İl Müdürü Adnan Ekiz, İl Sağlık Müdürü Halil Nacar, İl Müftüsü Hasan Çınar, İYİ Parti İl Başkanı Göktürk Boyvadaoğlu, Adana Tabip Odası Başkanı Selahattin Menteş, AK Parti Çukurova İlçe Başkanı Şahin Çetin, STK temsilcileri, oda başkanları ve çok sayıda vatandaşın katılımlarıyla gerçekleştirildi.
Saygı duruşu, İstiklal Marşı, Kuran Tilaveti ve il Müftüsü Hasan Çınar’ın yaptırdığı duanın ardından törenin açılış konuşmasını yapan Adana ESOB Başkanı Niyazi Göger, 13. yüzyılda Ahi Evran tarafından Kırşehir’de temeli atlan Ahilik geleneğinin, Türk kültürünün önemli bir mirası olduğunu ifade etti.
Ticaret İl Müdürü Adnan Ekiz ise, sanayinin ve ekonominin gelişmesinde esnaf ve sanatkarın katkısının büyük olduğunu dile getirdi.
ETKİSİ GÜNÜMÜZDE DE DEVAM EDİYOR
Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Fatma Güldemet Sarı da Ahilik kültürünün tarihte olduğu kadar günümüzde de sosyal ve ekonomik hayatımızda etkin rol oynadığına işaret etti. Sarı, “Anadolu’da birliğin, beraberliğin ve kardeşliğin mayasını oluşturarak, refahın sağlanmasına toplumsal düzenin tesis edilmesine öncülük eden Ahilik kavramının günümüzde de etkisini sürdürmesinden mutluluk duyuyoruz” dedi.
Adana Vali Yardımcısı Huriye Küpeli Kan ise konuşmasında, esnaf ve sanatkarlar arasında sevgi, hoşgörü, çalışkanlık, yardımseverlik, dürüstlük ve tok gözlülük anlayışıyla kurulan ahilik teşkilatının dünyada eşi benzeri olmayan bir yapıya sahip olduğunu kaydetti.
Pandemi tedbirleri ve aşı konusuna da dikkati çeken Vali Yardımcısı Kan, Adana’da esnaf ve sanatkarların pandemi sürecini iyi yönettiğini kaydetti. Vali Yardımcısı Huriye Küpeli Kan, “Pandemi döneminde esnaf ve sanatkarlarımız kurallara uydular. Aşıda da çok iyi gidiyoruz. Daha iyi olabiliriz. Herkes mutlaka aşını yaptırmalı” diye konuştu.
İLİN AHİSİ CUMALİ ÇOKAL
Adana Ahisi seçilen demirci ustası Cumali Çokal’a Vali Yardımcısı Huriye Küpeli Kan ve Birlik Başkanı Niyazi Göger tarafından Ahilik kaftanı giydirilerek, ödülü takdim edildi.
Bu yıl bir ilke imza atılan Ahilik Haftası kapsamında ilin Bacıyan-ı Rum’u da seçildi. Kasaplık mesleğini icra eden Hayriye Nail’e Bacıyan-ı Rum ödülü Çevre ve Şehircilik e. Bakanı Fatma Güledemet Sarı tarafından verildi.
Törende ayrıca, yılın kalfası, yılın çırağı, yılın ahi adayı, yılın kalfa adayı, yılın çırak adayı ile Ahilik temalı resim yarışmasında dereceye giren öğrencilere de ödül verildi.
Ödül töreninin ardından Vali Yardımcısı Huriye Küpeli Kan, Bakan Fatma Güldemet Sarı ve Birlik Başkanı Niyazi Göger, stantları ziyaret ederek esnaflardan bilgi aldı.
Vatandaşların yoğun katılım sağladığı Ahilik Haftası kutlamalarında konuklara geleneksel Ahilik pilavı ikramında bulunuldu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°