ADANA’NIN DİŞ HEKİMİ OLMAYAN 3 İLÇESİ
Manşet Haber 20.09.2021 11:41:34 0

ADANA’NIN DİŞ HEKİMİ OLMAYAN 3 İLÇESİ

ADANA’NIN DİŞ HEKİMİ OLMAYAN 3 İLÇESİ

Adana Diş Hekimleri Odası Başkanı Dt. Fatih Güler, Türkiye’nin 360 ilçesinde, Adana’nın ise Pozantı, Karaisalı ve Yumustalık ilçelerinde özelde çalışan diş hekimi bulunmadığını belirterek, “Bu ilçelerde yaşayan insanlar ağız diş tedavileri için kilometrelerce yol kat etmekte, ya diş ağrısı çekmekte ya da diş kaybı yaşamaktadır” dedi.
İnsanların tedavi olup, diş kaybı yaşamamasının bir insanlık hakkı olduğunu söyleyen Diş Hekimleri Odası Başkanı Dt. Fatih Güler, yaptığı açıklamada “Türkiye’de 360 tane ilçede özelde çalışan diş hekimi yoktur. Bu da bu ilçelerde yaşayan insanların ağız diş sağlığı hizmeti almakları için kilometrelerce yol gitmesine sebep olmaktadır. Gitmeyenler ise ağrıyı çekmeye devam etmekte ardından da diş kayıpları yaşamaktadır. Aslında Türkiye’de diş hekimi azlığı değil, diş hekimi fazlalığı vardır. Öyle ki hızla artan kontenjanlar, hızla artan fakülte sayılarına bakıldığında yeni mezunlarla da bu sayı daha da artacaktır. Bir tarafta yığılma varken bir tarafta diş hekimi muayenehane olmaması manidardır. Çözüm diş hekimi muayenehanelerinin bir planlama dahilinde olmasıdır. Nüfusa dayalı bir sistem oluşturulursa diş hekimi muayenehanesi olmayan ilçe kalmayacağı gibi merkezde de yığılma olmayacaktır.”dedi.
BAKANLIK KORUYUCU SAĞLIK HİZMETİNİ ÖZELDEN ALMALI
Adana’da da merkezde ciddi anlamda bir diş hekimi popülasyonu oluşmasına rağmen Pozantı’da, Karaisalı’da, Yumurtalık’ta özelde çalışan diş hekimi olmamasına vurgu yapan Güler, “Bunun çözümü; Sağlık Bakanlığı’nın, belli yaş gruplarında (0-12 olabilir, 0-18 yaş olabilir) koruyucu hekimlik yönünde hizmet satın alarak bu hizmet planlaması üzerinden de nüfusa planlı diş hekimi dağılımını yaparak diş hekimlerinin ülke sathında dengeli dağılımını sağlayabilir. Bizim Sağlık Bakanlığı’na, Çalışma bakanına, Sosyal Güvenlik Kurumuna çağrımız; koruyucu hekimliği özelden hizmet alarak diş hekiminin tüm ülkeye dengeli bir şekilde yayılımını sağlamasıdır. Aksi halde kent merkezlerinde biriken Diş Hekimlerinin önemli bir kısmı da önümüzdeki günlerde işsizlik problemi çekmeye mahküm olacaktır. Bu sorun biran önce çözülmelidir.” diye konuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°