Adana’nın Kick Boksçuları
Manşet Haber 11.06.2013 09:51:39 0

Adana’nın Kick Boksçuları

Adana’nın Kick Boksçuları

Türkiye Kick Boks şampiyonasına katılacak sporcuları belirlemek amacıyla il seçmesi yapıldı. 5 Ocak Stadı  tribün altı boks salonunda yapılan müsabakalarda sonucunda  Türkiye Şampiyonası’na katılacak 23 sporcu belirlendi.

kiskboks_adanaGençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Fazlı Bayram Hadi, Kik Boks İl Temsilciliğine  Sehmus Baysal’ın getirildiğini, sporcu ve kulüp sayısının artırılmasında önemli rol oynayacağına inandığını söyledi.İl Temsilciliği görevini 10 yılı aşkın süredir yürüten Gençlik ve Spor İl  Şube Müdürü Kazım Tekin , Kick Boks İl Temsilcisi olarak 10 yıl hizmet verdiklerini ,bu hizmeti kusursuz olarak yerine getirmek için çok caba harcadığını, kolay bir iş olmadığın belirti. ‘’Bu zaman zarfında çok

Kick Boks Adana İl Temsilcisi Şehmuz Baysal, 10 kulüpten 65 sporcunun seçmelere katıldığını, dereceye giren sporcuların  24-30 Haziran tarihlerinde Denizli’de yapılacak olan Türkiye Kick Boks Şampiyonası’ da madalya için mücadele edeceklerini söyledi.

Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Fazlı Bayram Hadi, Kick Boks İl temsilcisi Baysal’a sporculara dağıtmak üzere 30 kask ve eldiven  armağan etti. Etkinliğe,  Şube Müdürü Cemal Demirağ, antrenör ve spor severler katıldı.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°